Sınır sorunu, sosyal çalışmacının profesyonel görevi ve sosyal, cinsel, dinsel veya iş ilişkileri arasındaki potansiyel çatışmalarından kaynaklandığını belirten Öğr. Gör. Betül Çolak, "Bu ilişkiler, sosyal çalışmacının müracaatçıları/meslektaşlarıyla ikili ya da çoklu ilişkiler içinde olduğu durumlarda ortaya çıkar. Birden fazla ilişki kurmak sosyal çalışmacının birden fazla rol üstlendiği durumlarda oluşur" ifadelerini kullandı.
Öğr. Gör. Betül Çolak, sosyal hizmet literatüründe sınır sorunuyla ilgili farklı konularda tartışmalar olduğunu belirtti. Çolak, "Bu tartışmalardan en çok üzerinde durulan, sosyal çalışmacının müracaatçıları/meslektaşlarıyla cinsel açıdan ilişki kurmasıdır. Diğer tartışma konuları ise; müracaatçıyla arkadaş olma, birlikte sosyal aktivitelerde bulunma, müracaatçıya ev telefonu gibi şahsi bilgileri verme, müracaatçıdan eşya ya da hizmet alma, başkasının inançları hakkında konuşma vb. Sosyal çalışmacı sayılan bu durumlara mahal vermemek için ilişkilerini analitik ve objektif olarak değerlendirmelidir. Bunun için de öncelikle sınır içinde kalma ve sınır ihlali ayırımını yapabiliyor olması gerekmektedir. Dolayısıyla sosyal çalışmacının sosyal hizmet etik değerlerini bilmesi, profesyonel yaşamı boyunca ilke edinmesi ve mesleki ilişkilerini bunlara göre oluşturması gerekmektedir" açıkladı.
Öğr. Gör. Betül Çolak, sosyal hizmette sınır ihlali, sosyal hizmet uzmanının meslektaşı ya da müracaatçısıyla girdiği sömürücü, aldatıcı, zorlayıcı ya da çıkar çatışması niteliklerine sahip ikili ilişkilerle olduğunu vurgulayarak NASW’nin “Etik Kodlarında” çıkar çatışması kavramı açıkça ele alındığını ifade etti: “Sosyal çalışmacı çıkar çatışmalarından kaçınmalıdır. Bir çıkar çatışması durumunda müracaatçıyı uyarmalı ve sorunun çözümü için müracaatçının çıkarını ön planda tutarak ve koruyarak uygun çözüm yolları bulmalıdır.' İlgili madde şu uyarıyla devam etmektedir: 'Müracaatçıya zararı dokunabilecek ya da istismar oluşturabilecek durumlarda sosyal çalışmacı ilişkisini sürdürmemelidir.'
"Başka bir sınır ihlali ise nüfuzu kötüye kullanmadır. Yine NASW etik kodlarında ilgili madde şöyledir: 'Sosyal çalışmacı, kurduğu mesleki ilişkilerini kötüye kullanmamalı ve kişisel, dini, siyasi ya da işle ilgili çıkarları konusunda ilişkide olduğu kişileri istismar etmemelidir.'
İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğr. Gör. Betül Çolak, açıklamalarına şu şekilde devam etti:
Sosyal hizmetlerde sınır konusu beş ana tema ekseninde ele alınabilir:
Mahremiyet
Cinsel ilişki: Sosyal çalışmacının müracaatçıyla, önceden müracaatçısı olan biriyle, müracaatçının yakınıyla, ya da süpervizörü, eğitimciler ve öğrenciler arasında cinsel ilişki içinde olması yasaktır. Fiziksel temas: Sosyal çalışmacı, psikolojik bir zarar ortaya çıkması ihtimaline karşılık müracaatçıyla fiziksel temasta bulunmamalıdır.
Kişisel Çıkar
Maddi kazanç, mal ve hizmet: Sosyal çalışmacı, müracaatçıdan hizmetinin karşılığı olarak mal ya da hizmet almaktan kaçınmalıdır. Kabul edenler, bunun müracaatçıya ya da aradaki profesyonel ilişkiye zararı olmayacağı konusunda yükümlülüğü üstlenirler. İşe yarar bilgi
Duygusal ihtiyaçlar
Müracaatçıyla ilişkiye girmek, Müracaatçıyı bağlanmaya teşvik etmek, Kişisel yaşamla mesleki yaşamı karıştırmak, Müracaatçıyla rolleri değişmek.
Fedakarlık
İyilik yapmak, sosyal hizmet dışında başka hizmetler vermek, Hediye vermeki, müracaatçının için her istediği anda görüşmeye uygun olmak
Beklenmeyen durumlar
Sosyal ve toplumsal olaylar, üyelikler, ortak tanıdıklar ve arkadaşlar
Sosyal çalışmacının, ikili ya da çoklu ilişkilerini etkin bir şekilde yönetmesi için etik ve etik olmayan ayırımını iyi yapması gerekmektedir. Ayrıca, sınır ihlali konusunda hassas bir yeri olan kültürel ve etnik normlar konularında da duyarlı olmalıdır.
Müracaatçıyı korumak, olası etik şikâyetleri ve açılabilecek davaları önlemek için, sosyal çalışmacının çalışmalarında etik ilkelerini gözetmesi, ilişkilerinde sınır ihlallerine dikkat etmesi sosyal hizmetlerin etik bütünlüğünü sağlamak açısından çok önemlidir.
"Sosyal hizmetlerde etik ilkeler, uygulamada sosyal çalışmacıya rehberlik eden normlardır. Sosyal çalışmacının müracaatçıları, meslek arkadaşları, bağlı olduğu kurum ve toplumla kurduğu ilişkilerinde ve mesleki müdahalelerinde etik ilkeler belirleyici olmaktadır."
"Etik ilkeler kişiye, neyin iyi, doğru, adil ve uygun olduğunu gösterir ve kaynağını değerlerden alır. Sosyal çalışmacının mesleğini icra ederken karşılaşabileceği en karmaşık sorundan en basit olanına, mikro düzeyden makro düzeye kadar uygulamalarında, hangi yöntemi kullanacağına, hangi çözüm yolunu geliştireceğine, hangi önerilerde bulunacağına dair vereceği kararlarda etik ilkeler yol göstericidir. Bu noktada önemli olan sosyal çalışmacının sahip olduğu kişisel değerlerle mesleki alana ait değerlerin çakışmaması, çakışması halinde ise mesleki değerleri etik ilkeler bağlamında ön planda tutabilmesidir. Birincil değerleri oluşturan mesleki değerler ve ikincil değerleri oluşturan kişisel değerler, sosyal çalışmacının yaşayabileceği herhangi bir etik çelişki durumunda hangisine öncelik vermesi gerektiği konusunda yine yol gösterici olmaktır. Bir sosyal çalışmacı her zaman mesleki değerleri kişisel değerlerinden önde tutmak ve müracaatçının, grubun ya da toplumun yararı için en uygun olacak kararı vermek yükümlülüğündedir."
"Sosyal çalışmacının sorun yaşayabileceği etik meseleler; cinsel, fiziksel temas ya da özel hayatla ilgili bilgi paylaşımı gibi konularla yaşanabilecek mahremiyet, maddi ya da manevi açıdan kişisel çıkarların ön planda tutulması, müracaatçıyla kurulan ilişkide bağlılık gelişmesi ya da rol değişimi gibi duygusal karmaşanın yaşanması gibi sosyal çalışmacının ikili ya da çoklu ilişkilerinde olması gereken sınırın ihlalinden kaynaklanır. Bu noktada sınırın ihlalini engellemek ya da bir sınır aşımı durumuna mahal vermemek tamamen sosyal çalışmacının sorumluluğundadır. Dolayısıyla sosyal çalışmacı profesyonel olmalı ve mesleğini icra ederken bağlı olduğu etik ilkelere göre hareket etmelidir."
Sosyal çalışmacı bilgi, değer, beceri bağlamında mesleğini icra etmesi gerektiğini vurgulayan Betül Çolak, "Mesleki değerler sosyal çalışmacının ne yapıp yapmayacağını şekillendirir. Sosyal çalışmacı etik sorumluluk olarak müracaatçının mahremiyetine, kendi kaderini belirleme hakkına, sosyal farklılıklarına, saygı göstermeli, sosyal refah ve sosyal adaleti sağlamaya katkıda bulunmalıdır" dedi.
"Sosyal hizmet meslek etiğini belirleyen uluslararası ve ulusal olarak belirlenmiş etik standartlar ya da ilkeler vardır. NASW ve İFSW’nin etik ilkeleri ile Türkiye’de Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’nin etik ilkeleri, sosyal çalışmacıların etik çelişkiler durumunda başvuracakları temel kaynaklardır. Ancak, kültürel ögelerin belirleyiciliği dikkate alındığında Türkiye’de çalışan bir sosyal hizmet uzmanının ulusal etik ilkeleri ön planda tutması yine mesleki etik bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü kültürel ve etnik normlar sosyal hizmet çalışmalarında oldukça önemlidir."