Sosyal Çalışma Programı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 2019 yılında ilk defa uygulamaya koyulan bir program. Program İŞKUR işbirliği ile yürütülmekte. Programın amacı, üniversite öğrencilerinin kamu kurumlarında toplumsal faydası olan işlerde çalışmaları ve mesleki niteliklerini geliştirmelerine katkı sağlamak üniversite öğrencilerinin çalışma hayatıyla tanışmalarını sağlamak ve onlara çalışma disiplini kazandırmak. Program kapsamında doğanın korunması, kültürel mirasın restorasyonu, korunması ve tanıtılması, kütüphanelerin bakımı ve düzeni, kamu kurumlarının kültürel ve sosyal hizmetlerinin desteklenmesi olmak üzere üç temel alan bulunuyor. Sosyal Çalışma Programları, İŞKUR işbirliği ile adı geçen alanlarda hizmet veren kamu kurumlarında uygulanıyor. Programa açık öğretim, yüksek lisans ve doktora öğrencileri hariç, aktif bir lisans veya ön lisans kaydının olan tüm üniversite öğrencileri başvurabiliyor.
Sosyal çalışma programının süresi yaz ayları olmak üzere 3 aydır ve haftada üç gün çalışma günü vardır. Günlük çalışma süresi 8 saattir ve yarım saat dinlenme süresi vardır. Öğrenciye günlük 67 lira ödeme yapılır ve çalıştıkları gün sayısı kadar emeklilik primleri yatırılır. Program bundan sonraki yıllarda her yaz tatilinde uygulanacaktır. Sosyal hizmet öğrencileri temel alanlardan biri olan “sosyal hizmetlerin geliştirilmesi” kapsamında huzurevleri, sosyal hizmet merkezleri, çocuk evleri gibi kurumlarda üç ay boyunca çalışma fırsatı yakalayıp kendilerini geliştirebilirler.
Gelişim Üniversitesi Sosyal Hizmet Türkçe bölümünden Bahar Ünal bu fırsatı yakalayan öğrencilerimizden biri. Bahar öncelikli olarak sosyal hizmeti neden seçtiğini şu sözler ifade ediyor:
“İnsanlara ve insanlığa yardım etmek hem fiziksel hem de psikolojik olarak huzur bulmamı sağlıyor. Bu mesleği icra ederken geçici çözüm yolu bulma yerine kalıcı çözüm yolları sağlamaya çalışmak en büyük hedeflerimden bir tanesi.”
Sosyal çalışma programında çalışma olmakta olduğu Esenler Sosyal Hizmet Merkezindeki deneyimlerine şöyle devam ediyor:
“İlgi alanım Sosyal ve Ekonomik destek alan (SED) biriminde çalışmaktı. Böylelikle Sosyal Hizmetin sadece ‘para yardımı’ olarak görülmesi değil de müracaatçının gitmesi gereken yolları gösterip kendisinin o yolu bulmasını sağlamak istediğim için bu alandayım. Bu alanda stajıma başlarken öncelikle ikamet ettiğim adrese yakın olmasa benim için önemliydi. Ama staja başladıktan sonra sadece yol meselesi değil, insanların hayatlarını güzel dokunuşlar yapmak meselesi olduğunu idrak etmiş oldum. Staj sürecinde öncelikle bir meslek elemanı gibi çalışmayı beklememek gerekiyor. Bir yerlere gelebilmek için bazı cefalar çekmeniz gerekiyor. Ama atak ve çalışkan olarak azimle çalıştığınız sürece kurumdaki diğer meslek elemanlarının güvenini sağlamış oluyorsunuz. Bu sayede kendi mesleğinizi icra etmiş oluyorsunuz. Mesleğimi severek seçtiğim için ve şu an hemen hemen bir meslek elemanı olarak çalıştığım için mesleki olarak beni tatmin etmekte.
Binamız iki kattan oluşmaktadır. İlk katta danışmanlık, ilk başvuru, SED biriminde çalışan meslek elemanlarının odası, ikinci katta ise müdür, korunmaya muhtaç çocuk, sosyal ve ekonomik destek, danışmanlık, evde bakım birimleri, teknisyen odası ve toplantı salonu bulunmaktadır. Sıcak, samimi ve iş birlikçi bir çalışma ortamında çalışmaktayım.
Müracaatçı grubumuzu, sosyal ve ekonomik desteğe ihtiyacı olan bireyler, anne ya da babası olmayıp ekonomik olarak düşkünlük yaşayan bireyler, eşi ceza infaz kurumunda olan bireyler, bireysel danışmanlık isteyen bireyler, mahkemelerden danışmanlık tedbiri alan bireyler, gazi ve şehit aileleri, sosyo-ekonomik ve psikolojik desteğe ihtiyacı olan ve korunmaya ihtiyacı olan çocukla, sosyo-psiko ve ekonomik desteğe ihtiyacı olan yaşlı ve engelli bireyler ile evde bakım hizmetine ihtiyaç duyanlar oluşturmaktadır. Müracaatçı grubuna ekonomik, psikolojik ve sosyal desteğin yanı sıra, sorunu tespit edip sorunlar ile baş edebilme kapasitesini arttırmaya yönelik hizmetler verilmektedir.
Sosyal hizmet merkezinde müracaatçılara kaliteli hizmet sunulduğunu düşünüyorum. Ancak, çok yoğun iş yükü ve buna karşılık az sayıda sosyal çalışmacı olduğundan dolayı geri bildirimlerin olumlu düzeylerinin düşük seviyede olduğunu düşünüyorum. Bu sorunun giderebilmesi için daha fazla Sosyal çalışmacının alanda olmasını sağlamak gerekiyor. Ayrıca, kendilerine ait odalarının olması ve düzenli süpervizyon almalarıyla çok daha başarılı müdahaleler yapılacağını düşünüyorum.
Kurumda çalışmalarını özveri ve karalılık ile sürdüren meslek elemanlarının olması beni bir hayli etkiliyor. Vakalara bakış açılarının geniş olması, sorunun en etkili ve kısa sürede çözebiliyor olması, müdür, meslek elemanları ve diğer personeller arasında iş birlikçi yaklaşımın bulunduğunu gözlemlemek ve deneyimlemek beni tatmin ediyor.”