Göçmen çocukları, hem yer değiştirme süreçleri içinde hem de göçmenlik hikâyeleri içinde birbirinden ayrıştıran en önemli faktörlerden birisi refâkatli olup olmama durumlarıdır. Refakatli çocuklar genelde aile ya da yakınlarının göç nedenleri ve tercihleri doğrultusunda sürüklenmişlerdir. Öte yandan refakatsiz küçüklerin göçü, kimi zaman çevreden bir yardım olsa da kendi iradeleri ve kendi becerileri çerçevesinde olmaktadır.
Türkiye özelinde, çocuk göçmenlerin geliş nedeni açısından politik baskı, etnik- dini çatışma ve savaş en sık karşılaşılan nedenlerdir. Son yıllarda yoğunluğu artarak devam eden mülteciler içinde aileleriyle birlikte birçok çocuk göç etmektedir. Sığınmacı ve sığınma talebindeki ailelerin çocukları da yine politik baskı, çatışma ve savaş nedeniyle aileleriyle göç etmektedirler. Refakatsiz göçmen çocukların tamamına yakının bulundukları yerden ayrılma fikirlerinin oluşumunda ise politik baskı ve politik baskının şiddetinin itici gücü etkili olmaktadır.
2006 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan 57 Sayılı Genelgede refakatsiz çocuk resmi olarak “Türkiye topraklarına hukuken ya da teamülen kendisinden sorumlu bir yetişkinin refakati bulunmaksızın gelen ve bu tür bir kişinin bakımına etkin olarak alınmadığı sürece refakatsiz küçük olarak adlandırılan 18 (on sekiz) yaşın altındaki iltica/sığınma başvurusunda bulunan yabancı uyruklu bir kişi ya da belli bir uyruğu olmayan vatansız bir kişidir. Türkiye topraklarına giriş yaptıktan sonra refakatsiz kalan iltica/sığınma başvuru sahipleri de bu kapsama girer.” şeklinde tanımlanmıştır. Genelgeye göre, çocukların mülakatında, psikolog, sosyal çalışması bulundurulması zorunludur. Bu uzmanlar çocuk alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarda hali hazırda çalışmakta olan uzmanlar olup görevlendirme ile mülakatı gerçekleştirirler. Genelge, refakatsiz göçmen çocukların polis tarafından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yönlendirilmesini zorunlu kılar ve söz konusu çocukların sosyal hizmet kuruluşlarına yerleştirilme prosedürünü düzenler.
Çocuk göçü sadece bir göç meselesi değil, daha ziyade bir çocuk hakları meselesidir. Dolayısıyla göçmen çocuklara dair geliştirilecek sosyal politikalar öncelikle çocuk hakları, çocuklara yönelik sosyal politika ve sosyal hizmetler meselesi, daha sonra bir göç politikası meselesi olarak düşünülmelidir. Bir başka deyişle çocuk göçmenleri düşünürken ve tartışırken odağa insan hakları ve çocuk hakları alınmalıdır. Bu bağlamda devletlerin bu hakların sağlanmasında dört temel belirleyici unsur vardır:
1. Çocuk hakları tüm çocuklara sağlanmak durumundadır. İster vatandaş olsun ister düzensiz göçmen, devletler çocuk haklarını tüm çocuklara sağlamak durumundadır.
2. Çocuğun yüksek yararı gözetilmelidir. Çocuklar kamu ya da özel refah kurumuna alınmış olsun olmasın, mahkeme, yönetsel otoriteler, hukuki kuruluşlarda ve çocukları ilgilendiren tüm eylemlerde, çocuğu yüksek yararı birincil olarak dikkate alınmalıdır.
3. Çocukla ilgili resmi işlemlerde aile birliğine öncelik verilmelidir. Ana-babası, ayrı devletlerde oturan bir çocuk olağanüstü durumlar hariç, hem ana hem de babası ile düzenli biçimde kişisel ilişkiler kurma ve doğrudan görüşme hakkına sahiptir.
4. Çocuk haklarının korunmasında ve hakların sağlanmasında kurumlar arası işbirliğinde bulunulmalıdır.
Göçmen çocukların bulundukları devletle ilişkisinde aşağıdaki yükümlülüklerin de devlet tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir:
-
Tüm çocuklara eğitimde fırsat eşitliği sağlamak
-
Tüm çocukların olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma hakkını tanımak
-
Tüm çocukları sömürü ve istismardan korumak
-
Çocuklara yönelik, özgürlüğünden yoksun bırakma ve tecrit uygulamalarını kısıtlamak
Göçmen Çocukların Karşı Karşıya Oldukları Riskler
Göç öncesi süreçte karşılaşılan riskler: Şiddet, silahlı çatışma, yoğun toplumsal baskı • Yoğun ekonomik sıkıntılar • Yaşam hakkının tehlikeye girmesi • Temel ihtiyaçlara erişim • Kötü beslenme
Yolculuk sırasında karşılan riskler: İnsan ticaretine maruz kalma • Çocuk işçiliği ve en kötü koşullarda çocuk işçiliğine maruz kalma • Kötü beslenme • Hijyenik olmayan halk sağlığına aykırı koşullarda barınma • Eğitimin sekteye uğraması • İhtiyaç anında tıbbı yardım alamama, •Ebeveyn kaybı, yalnız kalma • Cinsel taciz, istismar, şiddet
Geçiş bölgelerinde ve varış noktasında karşılaşılan riskler: Geçiş bölgesinde psikolojik sorunlar • Dil bilmeme • Sosyal ve kültürel uyumsuzluk • Sorunları çözmek için gerekli mercilere ulaşamama Yasal statüdeki belirsizlikler ve sosyal yardımlardan faydalanamama Çocuk işçiliği • Yoksulluk ve kötü beslenme •Travmatik stres bozuklukları • İnsan ticaretine maruz kalma
Göçmen Çocukların Temel İhtiyaçları
Psiko-sosyal destek, hukuki destek: ülkedeki hakları konusunda bilgilendirme, (özellikle refakatsizler ve sığınma talebindeki ailelerin çocukları için yasal süreçleri hakkında bilgilendirme ve danışmanlık), güvenli bir yerde barınma, asgari beslenme, dil öğrenimi desteği, eğitime erişim, sağlık hizmetlerine erişim, çalışmanın düzenlenmesi: kaçak çalışmanın ve en kötü koşullardaki çocuk işçiliğinin önlenmesi, mesleki eğitimlere katılma olanağı olarak sayılmaktadır.