Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Sosyal Hizmet








 Kadına yönelik şiddetle mücadele




Kadına yönelik şiddet kadın ve erkek arasındaki güç eşitsizlikleri, toplumsal cinsiyet rolleri, ataerkil toplum yapısı gibi nedenlerden kaynaklanıp, temel hak ve özgürlüklerin ihlali olan önemli bir toplumsal sorundur. Kadına yönelik şiddet fiziksel, cinsel, duygusal veya ekonomik türde olabilmektedir (Akkaş; Uyanık, 2016: 35). Son yirmi yıldır yapılan çalışmalardan dünyada milyonlarca kadının şiddete maruz kaldığı bilgisi edinilmektedir. TÜİK verilerine bakıldığında dört kadından birinin şiddete maruz kaldığını ve bu nedenle Türkiye’de de kadına yönelik şiddet oranlarının oldukça yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Ancak kadının ekonomik olarak eşine bağımlı olması gibi sebeplerle şiddet gizli tutulabilmektedir ve bu nedenle rakamlar tam anlamıyla gerçeği yansıtmamaktadır.

Kadına yönelik şiddete neden olan pek çok unsur vardır. Bunlar arasında en önemli sebeplerden biri toplumun ataerkil yapıya sahip olmasıdır. Ataerkil toplumlarda sosyal ve kültürel yapılar kadına yönelik aile içi şiddete sebebiyet vermektedir. Bunun yanı sıra bazı kültürlerin gelenek ve görenekleri, kadın ve erkeğe yüklenen toplumsal cinsiyet rolleri, kadından beklenen şiddete karşı sessiz kalma davranışı ve tüm bunların kuşaktan kuşağa aktarılması, ülkenin ekonomik gelişmişlik seviyesi ve eğitim düzeyinin düşük olması gibi sebepler de kadına yönelik şiddeti besleyen unsurlardır (Somunoğlu İkinci, 2014; 23).

Kadına yönelik şiddet tüm toplumu ilgilendiren önemli bir problemdir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetle mücadelede, yapılması gereken değişikliklere toplumun yapısından başlanmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü de kadına yönelik şiddeti önleme noktasında sosyal ve kültürel normları değiştirmenin en iyi yöntem olduğu üzerinde durmaktadır (Gündüz, 2018: 300). Kanunlar önünde kadın ve erkek her ne kadar eşit haklara sahip görünse de gelenek ve görenekler ile bazı zihniyetlerin bozuk olması kadının hor görülmesine sebebiyet vermektedir. Bu sebepten dolayı kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumun zihniyetini değiştirmek önemli görülmektedir (Demir, 2000: 61). Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında kadının eğitim ve ekonomi alanlarında güçlendirilerek çalışma hayatına katılması da önem arz etmektedir. Bunların yanı sıra kadınlara yönelik hizmet veren kurum ve kuruluşların sayısının arttırılması, toplumda farkındalık uyandırmak amacıyla şiddet konulu programlar yapılması, cinsiyet ayrımcılığını önlemek adına yasal düzenlemeler yapılması gibi unsurlar da kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda büyük bir öneme sahiptir (Akkaş, 2016: 41).
 
 
Kaynakça
Akkaş, İ., Uyanık, Z. (2016). Kadına Yönelik Şiddet, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi 6, 35-41.
Demir, Ü. (2000). Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet, Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 61.
Gündüz, F. (2018). Kadına Yönelik Şiddet: Cinayet Haberi Çözümlemesi, Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi, 300.
Somunoğlu, İ. (2014). Toplumun Kanayan Yarası: Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Kavramı ve Yansımaları, Ankara Sağlık Hizmetleri Dergisi, 23.

Elif Çay

Sosyal Hizmet Bölümü Araştırma Görevlisi