Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Sosyal Hizmet








 Kadına yönelik aile içi şiddet ve sosyal hizmet


Dünya Sağlık Örgütü şiddeti, fiziksel güç ya da kuvvetin, amaçlı bir şekilde kendine, başkasına, bir gruba ya da topluluğa karşı fiziksel zarara ya da fiziksel zararla sonuçlanma ihtimalini artırmasına, psikolojik zarara, ölüme, gelişim sorunlarına ya da yoksunluğa neden olacak şekilde tehdit edici biçimde ya da gerçekten kullanılması olarak tanımlamaktadır.


Kadına yönelik şiddet ise ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayalı bir eylem uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakmadır.

Mayıs 2011’de devletlerin imzasına açılan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde ise “kadına karşı şiddetten, kadınlara karşı bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık anlaşılacağı” ve “bu terimin toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemlerini kapsayacağı” ifade edilmektedir.
 
Aile içi şiddet, eşler ve aile bireyleri arasında çoğunlukla ev içerisinde yaşanan şiddettir ve günümüzde çoğunukla erkek tarafından kadına uygulanan şiddet şeklinde görülmektedir. Kadınların evde ekekler tarafından maruz kaldıkları şiddet; etersiz fiziksel ve duygusal ilgi demek olan ihmal, anlayış, sevgi ve sempati görememe demek olan duygusal-psikolojik şiddet, tehdit, aşağılama, küçümseme, sindirme, bezdirme vb.den oluşan sözel şiddet, itip kakma, tokatlama, yaralama, dövme, yakma vb.den meydana gelen fiziksel şiddet, fiziksel şiddetin bir üst boyutu olan ensest, tecavüz ve fahişeliğe zorlanma gibi çeşitleri bulunan cinsel şiddet ve çalıştırmama, parasına el koyma gibi eylemlerle ortaya çıkan ekonomik şiddet olarak çeşitli formlarda, bunlardan biri ya da birkaçının bir arada bulunduğu çeşitlere sahiptir.
 
Ülkemizde şiddet mağduru kadınların korunmasını ve desteklenmesini sağlayan kurumların başında şiddet önleme merkezleri ve kadın konukevleri vardır. Konukevleri, şiddete uğrayan veya risk altındaki kadınların varsa beraberlerindeki çocukları ile birlikte, geçici süre ile barınma ihtiyacını karşılanması amacıyla kurulmuştur. ŞÖNİM'ler ise şiddetin önlenmesi ve şiddete maruz kalan kadınların korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesi amacıyla danışmanlık, rehberlik, yönlendirme ve izleme hizmetlerinin verildiği kurumlardır.  Ülkemizde Aralık 2016 tarihi itibariyle 144 konuk evi (sığınma evi) ve Türkiye genelinde; Adana, Adıyaman, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Bartın, Batman, Bingöl, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkari, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Muş, Osmaniye, Sakarya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon, Tunceli, Uşak, Van, Yalova ve Zonguldak olmak üzere toplam 49 ilde hizmet vermektedir. Bu iki temel kurumun dışında, Sosyal Hizmetler l Müdürlükleri, Aile Danışma Merkezleri,  sivil toplum kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşlarının Kadın Danışma Merkezleri, Baroya Bağlı Kadın Danışma Merkezleri, Hastanelerin acil servislerinde oluşturulan “Psiko-sosyal Destek ve Krize Müdahale Birimleri,  ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk, Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı,  Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı- 0212 656 96 96, Gelincik Hattı 444 43 06 (Ankara Barosu, Gelincik Projesi) aile içi şiddet konusunda hizmet vermektedir.
 
Aile içi şiddet konusunda çalışan sosyal çalışmacıların görevleri 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ da belirtilmiştir. Buna göre sosyal çalışmacıların aile içi şiddet konusunda çalışırken yerine getirmesi görevler arasında; korunan kişiye verilen barınma, geçici maddi yardım, sağlık, adlî yardım hizmetleri ve diğer hizmetleri koordine etmek, aile içi şiddetin sonlandırılmasına yönelik bireysel ve toplumsal ölçekte programlar hazırlamak ve uygulamak, bakanlık bünyesinde kurulan çağrı merkezinin bu Kanunun amacına uygun olarak yaygınlaştırılması ve yapılan müracaatların izlenmesini sağlamak, aile içi şiddetin sonlandırılması için çalışan ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak, Kişiye hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek ve meslek edindirme kurslarına katılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak, psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde yardım ve danışmanlık yapmak, hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak bulunmaktadır.

Aile içi şiddet mağduru kadınlara yapılacak Sosyal Hizmet müdahalesi multidisipliner bir ekip çalışması içerisinde verilmelidir. Kadını şiddetten koruyucu, önleyici, tedavi edici, tedavi sonrası bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini içermelidir. Koruyucu ve önleyici çalışmalarda; kadının kişisel, duygusal ve sosyal gelişimini destekleyici eğitim, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri yer almalıdır. Ailede eşler arası, ana-baba-çocuk iletişimi, ilişkilerde ortaya çıkan kriz yönetimi ve çatışma çözme eğitimi verilerek kadının ilişki yönetim becerisi geliştirilir.

Aile ve toplumsal hayat içersinde kadınlar kendilerini geliştirerek bilinçlerini artırılmalı ve kişilikleri güçlendirilmelidir. Önemli olan sadece şiddete uğrayan bireylerin değil, şiddet uygulayanın da rehabilitasyona ihtiyacı olduğu gerçeğinden hareketle çalışmaların bu yönde de yapılmasıdır. Şiddet eğilimli bireylere etkili iletişim yolları, sorun çözme metotları, duygularıyla yüzleşme ve baş etme metotları konusunda eğitim grupları sosyal çalışma müdahalesi olarak yapılabilir.