Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Sosyal Hizmet








 Dünya Kadın Hakları Günü


1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden bu yana günümüz insan hakları anlayışını oluşturan bütün insanlar için, cinsiyet ayrımı olmaksızın temel hak ve hürriyetlerden eşit yararlanma anlayışı kabul edilmektedir.


1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden bu yana günümüz insan hakları anlayışını oluşturan bütün insanlar için, cinsiyet ayrımı olmaksızın temel hak ve hürriyetlerden eşit yararlanma anlayışı kabul edilmektedir.
20. yüzyıla gelinceye kadar kadınların siyasal ve toplumsal hayattaki rollerinin kapalı ve sınırlı olduğunu belirten Konan, toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınların erkekler ile eşit haklara kavuşmasının uzun bir evrim sürecinde gerçekleştiğini ifade etmektedir (Konan, 2011:157).
Dünya çapında kadın haklarının korunmasına yönelik atılan birçok uluslararası adım bulunduğunu belirten Demir, Türkiye’nin de taraf olduğu 1986 tarihinde yürürlüğe giren Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)’nin, devletlerin her alanda cinsiyetler arası eşitliğe yönelik en önemli adımlarından biri olduğunu ifade etmektedir (Demir, 2011:32).
Kadının insan hakları kavramının ilk kez 1993 yılında Viyana İnsan Hakları Konferansı’nda kullanılmaya başlandığını ifade eden Kaypak ve Kahraman, Birleşmiş Milletler (BM)’in bu süreçte etkin rol oynayarak kadının insan haklarını 4 alan olarak sıraladığını belirtmektedir (Kaypak ve Kahraman, 2016:306).
Kadının eşini seçme ve istediği kişiyle evlenme hakkı, resmi nikâh hakkı, eşit miras hakkı, evlilik içinde cinsel birleşmeyi reddetme hakkı, şiddete maruz kalmama hakkı, evlilikle ilgili hakları; boşanmak için mahkemeye başvurma hakkı, çocuklarının velayetini alma hakkı, nafaka alma hakkı, kendi malını beraberinde götürme hakkı, kadının boşanma ile ilgili hakları;  bedenine sahip çıkma hakkı, çocuğa karar verme hakkı, doğum kontrolünü kullanma veya kullanmama hakkı, sağlıklı yaşama hakkı, kadının bedensel hakları; eşit eğitim hakkı, istediği zaman istediği işte çalışma hakkı, eşit ücret hakkı, ev kadını veya tarımda aile işçisi olarak çalışsa bile sigortalı olma hakkı, dini yaşama katılma ya da katılmama hakkı, kadının kamu yaşamındaki hakları arasında sayılan en temel hakları olarak kabul edilmektedir (Kaypak ve Kahraman, 2016:306).
Dünya tarihi açısından önemli bir yer tutan Türk kadın devrimi, kadın hakları açısından başlangıç olarak kabul edilebilecek 1926 yılında, Türk Medeni Kanunu’nu kabul ederek kadın devriminin ilk büyük adımını atan Atatürk, kadınların en temel medeni haklarına kavuşmasını sağlamıştır. Bu tarihten sonra çeşitli kadın birliklerinin ve hareketlerinin de çabası ile kadınların siyasi haklar kazanması için ülke çapında mücadeleler başladığını belirten Meydan, 1930’da kadınlara belediye seçimlerinde, 1933 yılında Köy Kanunu’nda yapılan değişiklikle muhtar ve heyetleri seçimlerinde seçme ve seçilme hakkının tanındığını ifade etmektedir (Meydan, Sözcü Gazetesi, 2018). 1934 yılında ise TBMM’de milletvekili olarak seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu bilinmektedir (Konan, 2011:167; Meydan, 2018).
Günümüze gelindiğinde Türkiye’de kadınların, ulusal ve uluslararası mevzuatların gerektirdiği siyasi, sosyal, ekonomik, eğitim alanlarında pek çok kişisel ve hukuki haklara sahip olduğu bilinmektedir. Ancak Türkiye’de 2017 yılında, %49,8’ini kadın nüfusunun oluşturduğu bir toplumda gelinen son noktada bir asra yaklaşan sürede toplumsal yaşamın her alanında kadınların yaşamın her alanında erkekler kadar fırsatlardan yararlanamadığı, istenen ilerlemenin sağlanamadığı ve cinsiyetler arası eşitsizliğin devam ettiği açıkça görülmektedir (TÜİK, İstatistiklerle Çocuk 2017, TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2017, TÜİK, seçim yılına göre milletvekili sayısı, 1950-2018).
Türkiye’de ulusal mevzuat açısından Anayasa, Türk Medeni Kanunu (TMK), Türk Ceza Kanunu (TCK), 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun maddeleri, kadınların pozitif ayrımcılığına yönelik olarak onların özel surette korunmayı gerektiren bireyler olduğunu ve bu ayrımcılığın eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamayacağını vurgulamaktadır. TMK ve TCK’da yapılan yeni düzenlemeler ile devlet tarafından kadınların yaşadıkları toplumda her türlü şiddete ve kötü muameleye karşı korunması ve haklarının ihlal edilmemesine yönelik önlemler alınması gerektiği, ceza bakımından kadınlara karşı uygulanan her türlü psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddetin suç sayıldığı, koruyucu ve önleyici tedbirler bakımından kadınların herhangi bir hak ihlaline uğramamaları için ve kadınların cinsel dokunulmazlığı, özel hayatının gizliliği ve kişisel hürriyetinin ihlaline yönelik ilgili bazı yasal düzenlemelerin varlığı bilinmelidir.
 
KAYNAKÇA
Demir, A. 2011. Yasal Düzenlemelerde Kadın Hakları. Hukuk Gündemi. s.32-36.
Kaypak, Ş.  ve Kahraman, M. 2016. Türkiye’de Kadının İnsan Hakları ve Anayasal Yansıması. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 13(33), s. 298-315.
Konan, B. (2011). Türk Kadınının Siyasi Hakları Kazanma Süreci.  AUHFD. 60 (1), s. 157-174.
Meydan, S. 2018. Kadının kurtuluş devrimi. Sözcü Gazetesi. https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/sinan-meydan/kadinin-kurtulus-devrimi-2772714/. Erişim tarihi: 3.12.2018.
TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2017, https://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27594. Erişim tarihi: 02.12.2018.
TÜİK, İstatistiklerle Çocuk 2017, https://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27596. Erişim tarihi: 02.12.2018.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), seçim yılına göre milletvekili sayısı, 1950-2018, https://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist. Erişim tarihi: 02.12.2018.

Selda Meydan

Sosyal Hizmet Bölümü Araştırma Görevlisi