Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Odyoloji








 Prof. Dr. Ümit Taşkın, vertigo hakkında açıklamalarda bulundu


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Bilimleri Yüksekokulu (SBYO) Odyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Taşkın, vertigo (baş dönmesi) hakkında açıklamalarda bulundu.


Prof. Dr. Ümit Taşkın, vertigonun tanımını yaparak sözlerine şöyle başladı:

“Vertigo, sıklıkla rotasyon duyumu olarak algılanan bir hareket illüzyonudur. Bu durum rotasyon hissi ya da doğrusal yer değiştirme şeklinde de algılanabilmektedir. Hastalar vertigoyu nadiren, doğrusal hareket duyumu veya eğilim olarak tanımlamaktadırlar. Vertigo bir hastalıktan ziyade, periferik veya santral bağlantıları tutan vestibüler sistem hastalığının bir semptomudur.”
 
Prof. Dr. Ümit Taşkın, baş dönmesi yaşayan hastaların yaşadıkları şikayetleri şu şekilde ifade etti:

“Hastalar sıklıkla kendi içlerinde dönme şeklinde bir baş dönmesi veya etrafın dönmesinden şikâyetçidirler. Rahatsızlığın şiddetli olduğu tablolarda vertigoya; bulantı, kusma ve yürüme güçlüğü eşlik etmektedir. Baş hareketleri ile hastanın şikayetleri artış göstermektedir. Bu durum, iki kulak arasındaki asimetrinin baş hareketleri ile belirgin hale gelmesinden kaynaklanmaktadır.”
 
Baş dönmesinin altında yatan birçok sebebin bulunduğunu belirten Taşkın, baş dönmesine sebep olan faktörleri şu şekilde sıraladı:
 
-Santral Sinir Sistemindeki Bozukluk
-Periferik Sinir Sistemindeki Bozukluk
-İdiyopatik Faktörler
-Psikojenik Faktörler
 
Hareket illüzyonunun daima vestibüler sistem hasarını akla getirdiğini belirten Taşkın, “Hareket illüzyonu olmaması vestibüler sistem hasarını da dışlamamaktadır. Akut unilateral patolojilerde tonik vestibülo-spinal aktivitelerde asimetri; postür ve yürüyüşte dengesizliğe neden olmaktadır. Ancak bu durum bir hafta kadar kısa bir sürede santral kompanzasyona uğramaktadır. Progresif yavaş gelişen unilateral patolojilerde dengesizlik yaşanmayabilir. Bilateral simetrik patolojilerde ise çok daha belirgin ve kalıcı denge bozuklukları gözlenmektedir” ifadelerini kullandı.
 
“Vestibüler, vizüel veya proprioseptif sistemlerden herhangi birinde bozukluk olması durumunda baş dönmesi meydana gelmektedir. Tanısı konulan ve tanısı konulamayan baş dönmelerinin altında yatan farklı hastalıklar mevcuttur. Periferik vestibüler sistem bozukluğu hasta gruplarında en sık görülen patolojiler arasında görülmektedir” diyen Taşkın, sık görülen vertigo nedenlerinin periferik ve santral olmak üzere ikiye ayrıldığını belirterek şu şekilde maddeler hâlinde sıraladı:
 
Periferik Nedenler:
-Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo
-Meniere Hastalığı
-Vestibüler Nörinit
-Labirent Fistülleri
-Otoimmmün İç Kulak Hastalığı
 
Santral Nedenler:
-Migren
-İnme
-Multiple Skleroz
-Tümörler
-Epilepsi
-Genetik
 
Prof. Dr. Ümit Taşkın sözlerine şöyle devam etti:

“Periferik vestibüler sistem bozukluklarının en sık gözlenen nedenlerinin başında, Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV), Meniere ve Vestibüler nörinit gelmektedir.”
 
BPPV
 
“BPPV, vertigonun en sık sebebidir. BPPV, sıklıkla idiyopatik sebeplerle görülen bir bozukluk olmakla birlikte pozisyona bağlı oluşan, saniyeler süren baş dönmesi atakları olarak görülmektedir. Hastaneye baş dönmesi şikâyeti ile başvuran hastaların en az %20’sinin rahatsızlık nedenlerinin BPPV olduğu düşünülmektedir. Hastalığın görülme sıklığında yaş ile birlikte artış gözlenmekle beraber, 70 yaş ve üzeri kişilerin yaklaşık %30’unun en az bir defa BPPV atağı geçirmiş olduğu düşünülmektedir. Ancak sıklıkla BPPV’de yanlış tanı konması sebebiyle bu oranın olduğundan düşük görüldüğü ileri sürülmektedir. Ayrıca BPPV, Meniere hastalığı gibi diğer iç kulak hastalıkları ile birlikte de bulunabilmektedir.”
 
Meniere
 
Baş dönmesi şikâyeti ile hastaneye başvuran hastalarda BPPV’den sonra en sık Meniere hastalığına rastlandığını ifade eden Taşkın, şu eklemeleri yaptı:

“Meniere hastalığının endolenfatik hidrops sonucu geliştiği bilinmektedir. Meniere; spontan vertigo atakları, dalgalanma gösteren sensörinöral işitme kaybı, kulakta dolgunluk ve çınlama ile karakterize bir hastalıktır. Yaş ile birlikte hastalığın görülme sıklığında artış olduğu belirtilmektedir. Meniere hastalığında tipik öykü, rekürren vertigo atakları (%96,2), kulakta çınlama (%91,1) ve dalgalanma gösteren ipsilateral işitme kaybını (%87,8) içermektedir. Baş dönmesi ataklarına sıklıkla kulakta dolgunluk hissi, kulakta çınlama ve işitme kaybı eşlik etmektedir. Baş dönmesi atakları hastayı uykudan uyandıracak derecede rahatsız edici olabilmektedir. Akut ataklar tipik olarak dakikalar-saatler (sıklıkla 2-3 saat) sürmektedir. Erken evrede işitme kaybı telafi edilebilmektedir. Fakat ileri evrelerde bu durum kalıcı işitme kaybına sebep olmaktadır.”
 
Vestibüler Nörinit
 
İstanbul Gelişim Üniversitesi Odyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Taşkın, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Vestibüler nörinit, periferik vertigo sebepleri içerisinde BPPV ve Meniere hastalığından sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Vestibüler nörinit hastaları baş dönmesi hastalarının yaklaşık %5’ini oluşturmaktadır. Bu hastalarda koklear şikayetler (işitme kaybı, çınlama, dolgunluk hissi vb.) bulunmamaktadır. Beraberinde sıklıkla horizontal-rotatuar nistagmus, postural dengesizlik, bulantı ve kusma gözlenmektedir. Meniere’de olduğu gibi Vestibüler nörinitte de vestibüler disfonksiyonun etiyopatogenezi bilinmemekle beraber en sık viral enfeksiyonlarla ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Bu sebeple hastalık öncesi %40 oranında Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu görülebileceği gibi baş dönmesi şikâyeti, birkaç gün ile birkaç hafta arası sürebilmektedir. Vestibüler nörinit kendi kendini sınırlayan bir hastalıktır. Birkaç hafta içinde tamamen düzelir ve tekrarlama sık değildir. Hekime düşen görev, akut dönemde semptomları hafifletmek ve özellikle santral bir patoloji olup olmadığının ayırıcı tanısını yapmaktır.”