Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Odyoloji








 İşitme kaybının etkileri


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Bilimleri Yüksekokulu (SBYO) Öğr. Gör. Seda Keten işitme kaybı hakkında bilgiler paylaştı.


      Konuşma bireyin düşünce ve duygularını, istek ve beklentileri gibi zihinsel ve psikolojik süreçlerini sözcükler ile ifade etmesini sağlar. Başka bir tanımla konuşma, duygu ve düşüncelerin seslerden meydana gelen dili kullanarak karşı tarafa iletilmesidir . İletişimde dil ve konuşma birbirlerini tamamlayan unsurlardır. Ses ve ses çıkarmaya dayalı iletişim biçimi konuşmanın temelini oluşturur. Konuşma, anlatım odaklı bir dil becerisidir. Konuşmanın gerçekleşmesi için anlatım gerekir, anlatmanın ön koşulları için bireyin; sembolleştirme ve anlama becerisine, dil düzeneğine, ana dilin gramer yapısına, bilgi ve kelime hazinesine sahip olma gibi ana unsurlar gereklidir.  Bireyler arası iletişimi sağlayan önemli araçlardan biri , konuşmadır. Bu özelliği ile konuşma, insanın sosyal etkileşim sürecinin temellerinden biridir. Sözlü iletişim için; akustik enerjinin hassas ve hızlı bir şekilde işlenmesi gereklidir. Bu nedenle konuşma ve dil gelişimi için birincil rol oynayan işitme, iletişim için oldukça önemlidir.

     İşitme; atmosferde bulunan  ses dalgalarının kulağımız aracılığıyla toplanıp, beyindeki merkezlere kadar iletilmesi ve bu merkezlerde anlam olarak algılanmasına kadar oluşan süreçtir.

    İşitme kaybı; kulak kepçesinden başlayarak , beyindeki işitsel merkezlere kadar olan sistemde bir bozukluğa bağlı olarak gelişen, işitsel bilgi edinme becerisinin kısmen yada tamamen kaybı olarak tanımlanabilir. Bireyin  doğuştan veya dil öncesi dönemde işitme kayıplı olması, özellikle yaşamın ilk yıllarında hızlı gelişen dil ve konuşma becerisini olumsuz etkileyecektir. Bunun yanı sıra işitme , bireyin diğer gelişim alanlarını da etkilemektedir. İşitme kaybı, akademik performansta ve zihinsel gelişimde geriliğe, kişisel ve sosyal uyum problemlerine ve uyumsuzluğa yol açabilmektedir. Bunlar sonucunda işitme kayıplı bireyde, yaşam boyu engelliğe sebep olmaktadır.

     Bu nedenle işitme kaybının erken tanılanması , erken cihazlandırma ve işitsel rehabilitasyonun mümkün olan en kısa sürede başlanması görüşü benimsenerek,  işitme tarama programlarının oluşmasını ve başlamasını sağlamıştır. Ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren yenidoğan işitme tarama programları uygulanmaya başlamıştır.  Yenidoğan işitme tarama programlarının başarısı, öneminin farkına varılıp, desteklenmesi ile mümkün olabilmektedir. Programın başarıyla uygulanmasında odyologlara büyük görev düşmekte ve  yanı sıra multidisipliner bir ekip çalışması gerekmektedir.   Yapılan çalışmalara göre; erken dönemde tanılanan, cihazlandırılan ve işitsel re/habilitasyona başlanan  bebekler, tüm gelişim alanlarında yaşıtlarına yakın performans göstermişlerdir.

     İşitme kaybının türü ,derecesi ve konfigürasyonuna bağlı olarak ,işitme kayıplı çocuklar genellikle yüksek frekansa sahip olan sesleri (/f/,/s/,/ş/,/t/ gibi)  duymakta zorluk yaşayabilirler. İşitsel bilginin yetersizliği konuşma seslerini ayırt etme özelliğini de etkilemektedir. Bunlara bağlı olarak  konuşma anlaşılırlığı düşmektedir. Bunun yanı sıra kendi seslerini kontrol edemediklerinden  sesin şiddeti, perdesi ve konuşma ritmi ile ilgili sorunlar yaşayabilirler.

   İşitme kayıplı çocuklarda, kelime hazinesinin gelişimi yaşıtlarına göre yavaştır ve erken müdahale edilmediği sürece yaşıtlarını yakalaması oldukça zordur. Soyut kelimeleri öğrenmede, mecazi veya çok anlamlı kelimeleri anlamakta güçlük çekerler. Basit  ve kısa cümleleri  daha çok kullanıp ; karmaşık ve uzun cümleleri anlama ve yazmada, kelime sonlarındaki zaman ve çoğul eklerini kullanmakta sıkıntı yaşayabilmektedirler.

     Karşılıklı konuşmada; söyleşi konusunu değiştirme, sürdürme, sözel iletişimde oluşabilecek  aksaklıkları giderme stratejilerinde yetersizlikler görülebilmektedir.
     Sosyal becerilerde; özellikle ileri ve çok ileri derecede işitme kayıplı çocuklarda sosyal izolasyon, mutsuzluk, arkadaş edinememe durumlarına rastlanmaktadır.
     İşitme kayıplı çocukların akademik performanslarında sınıf atladıkça düşüş görülmektedir. Özellikle okuma ve matematik alanlarında zorluk yaşamaktadırlar. Akademik başarı; aile desteği, çocuğun aldığı işitsel rehabilitasyonun kalitesi, süresi, miktarına göre değişebilmektedir.
     İşitme kaybının bu olumsuz etkilerini en aza indirmek; erken tanılama, amplifikasyon (işitme cihazı, koklear implant ) ve işitsel rehabilitasyonla mümkün olabilmektedir.
     İşitsel rehabilitasyonun temel  amacını ; engelliği aşmak oluşmaktadır. İşitsel rehabilitasyon ile; iletişimde yaşanan yetersizlikleri tespit edip uygun müdahale programları düzenlenip uygulayarak iletişim becerilerini en üst düzeye çıkarmak hedeflenir. Uygulanan müdahale programı ile, işitme kayıplı bireyin aile bağları güçlendirilip psiko-sosyal gelişimi sağlanmaktadır. Başarılı bir şekilde rehabilite edilen işitme kayıplı çocuklar, normal işiten akranları ile karşılaştırıldıklarında, benzerlikleri farklılıklarından daha çok olup, genellikle benzer öğrenme potansiyeline sahiptir.

     Odyolog işitsel rehabilitasyonu konuşma bozuklukları uzmanı, dil ve konuşma terapisti, eğitimci, sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve özel eğitim uzmanı ile birlikte yürütülmelidir.