Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Odyoloji








 Gecikmiş dil ve konuşma


İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Odyometri Bölümü Öğretim Görevlisi Seda Keten “Gecikmiş dil ve konuşma” hakkında bilgiler verdi.


İnsanda dil ve konuşma gelişiminin doğumla birlikte, dünyaya gelir gelmez başladığını belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Odyometri Bölümü Öğretim Görevlisi Seda Keten; “dil ve konuşma gelişiminin 2 yaşa kadar olan süreçte beynin gelişme ve olgunlaşmasına bağlı olarak oldukça hızlı bir ilerleme gösterdiğini, dil gelişim sürecinin karmaşık bir yapısı olduğunu ve dil gelişim sürecinde belirlenen temel unsurlar ortak olmasına karşın her çocukta dil gelişiminin değişiklik gösterebildiğini” belirtti.

Öğr. Gör. Seda Keten şöyle konuştu: “Gecikmiş dil ve konuşma; dil ve konuşma gelişiminde normal dil ve konuşma gelişim sürecine uyumsuzluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuk, akranlarının konuşmasından belirgin olarak farklılık gösteren bir konuşmaya sahiptir. Çocukluk döneminde sıklıkla karşılaşılan; ‘nasılsa konuşur’, ‘babası da geç konuşmuştu’, ’okula başlayınca konuşur’ gibi yaklaşımlarla göz ardı edilebilen bu durum, bazı hastalıkların belirtisi olabilmekte ve sonucunda çocuğun zihinsel, duygusal ve sosyal hayatını önemli ölçüde etkilemektedir. Bunun yanı sıra dil ve konuşmada gecikme; iletişim, dili kullanma ve konuşmayı öğrenme gibi sözel iletişimde ortaya çıkan sorunlar, ilerleyen dönemlerde çocuğun akademik başarısını ve sosyal uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir” dedi.
 

GECİKMİŞ DİL VE KONUŞMANIN BELİRTİLERİ NELERDİR?


Öğr. Gör. Seda Keten, gecikmiş dil ve konuşması olan çocuklarda görülen belirtileri şu şekilde sıraladı: ”1) Kullandıkları kelime sayısı kısıtlıdır veya hiç yoktur. 2) Anlamsız sesler çıkarır. 3) İletişim kurmaya isteksizdir ve yalnız kalmayı tercih edebilirler. 4) Düşünce ve isteklerini ifade ederken jest, mimik, işaret kullanmaya yönelebilirler. 5) Kendilerini ifade etme zorluğuna bağlı olarak vurma, bağırma, ağlama gibi davranışlar sergileyebilirler. 6) Cümle kurmakta zorlanabilirler. 7) Katıldıkları yeni ortamlara uyum sorunu yaşarlar. 8) Etrafındaki seslere ve konuşmalara karşı ilgisiz olabilirler”.

Öğr. Gör. Keten konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gecikmiş dil ve konuşma; mental retardasyon, genetik bozukluklar (Down Sendromu, yarık damak, Fragile-X gibi), işitme kaybı, nöropsikiyatrik bozukluklar (Otizm Spektrum Bozukluğu/Yaygın Gelişimsel Bozukluk gibi), özgün dil bozukluğu, bilingualism (iki dillilik), mutizm, nörolojik bozukluklar (çocukluk apraksisi, serebral palsi, dizartri gibi), psikososyal uyaran eksikliği gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Cinsiyet, kalıtımsal özellikler, erken doğum, düşük doğum ağırlığı gibi risk faktörleri de göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.

Gecikmiş dil konuşmanın herhangi bir bozukluğa bağlı olmaksızın da görülebildiğini vurgulayan Öğr. Gör. Keten, Keten, “Çocuğun dil ve konuşma gelişiminin ilerleyebilmesi için doğduğu andan itibaren sosyal etkileşim içinde bulunması, çocukla iletişim halinde olunması, dil gelişimini destekleyecek etkinliklerin yapılması gereklidir. Çocuğun çevresel uyaranlarla desteklenmesi, dil ve konuşma gelişiminin devamı  açısından önem teşkil etmektedir” ifadelerini ekledi.

“Dil ve konuşma gelişiminde gecikmeye neden olan bir diğer faktör ise; televizyon, tablet, bilgisayar gibi teknolojik cihazlar ile çocuğun ekran başında çok fazla vakit geçirmesidir. Dil ve konuşma gelişiminin desteklenmesi sosyal iletişim ile gerçekleşir. Çocukların televizyon izleme ve bilgisayar kullanma süresinin uzun olması hem yaşıtlarıyla hem de aile bireyleriyle iletişim eksikliğine neden olmakta dil ve konuşma gelişimini olumsuz etkilemektedir. Dil ve konuşma üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle, özellikle beyin gelişiminin en hızlı olduğu 0-2 yaş döneminde çocukların bilgisayar ve televizyondan uzak tutulması önerilmektedir” dedi.
 
ERKEN MÜDAHALE VE TANI SÜRECİ

Öğr. Gör. Seda Keten, gecikmiş dil ve konuşma bozukluğunun anlaşılması ve tanılanmasının çocukluk dönemine denk gelmekte olduğunu ve bu dönemin çocuğun zamanının büyük çoğunluğunu evinde ve ailesi ile geçirdiği bir dönem olduğunu vurguladı. Keten, “Çocukta gecikmiş dil ve konuşmadan şüphe duyan aileler çevresel önerileri dikkate alarak veya kendiliğinden geçmesini bekleyerek, erken tanılama ve müdahalenin olumlu etkilerini geciktirmektedir. Erken müdahale sayesinde, çocuğun dil ve konuşma gelişiminde yaşıtlarını yakalayabilmesi mümkün olabilmektedir. İletişimin temel unsurları olan dil ve konuşma gelişimi; çocuğun akademik başarı, sosyal beceri ve bilişsel gelişimini etkilemektedir.  Bu nedenle dil ve konuşma geriliği olan çocuklar erken dönemde değerlendirmeye alınmalı ve müdahale programına başlanmalıdır” dedi.
 

GECİKMİŞ DİL VE KONUŞMA BOZUKLUĞUNDA AİLELER NE YAPMALI?


Öğr. Gör. Seda Keten bu zorlayıcı sürecin, aile, çocuk ve uzman iş birliği içerisinde yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak ailelere şu tavsiyelerde bulundu: “Çocuğunuzu konuşurken göz teması kurarak dinlemeli ve sorduğu sorulara cevap vermelisiniz. Çocuğunuzu soru sormaya ve konuşmaya teşvik etmelisiniz. Günlük yaşantıda ya da oyun oynarken yapmakta olduğunuz şeyi anlatmalı, çocuğun yapmakta olduğu eylemleri sözel ifadelere çevirmelisiniz. Sözcük dağarcığının gelişimini destekleyici etkinlikler yapabilirsiniz. Çocuğunuzla konuşurken söylenenleri görsel objeler ile desteklemelisiniz. Örneğin, çocuğunuz “elma” dediğinde “elma” görsel olarak sunulabilir. Sözcük dağarcığının gelişimini destekleyici etkinlikler yapabilirsiniz. Düzenli olarak çocuğunuzun yaşına uygun kitaplar okumalısınız. Çocuğunuzla oynayacağınız oyunlar çocuğunuzun konuşmasına fırsat verecek ve dil gelişimini destekleyecek ölçüde olmalıdır. Oyun oynarken sıra alma ve ortak ilgiyi oluşturarak dikkat becerisini desteklemek gereklidir.  Çocuk bir kelimeyi yanlış telaffuz ettiğinde  ona doğru model olarak doğru telaffuza yönlendirebilirsiniz , bu konuda  baskı uygulamayın ,model olmanıza rağmen düzeltemiyorsa uzman desteği alın .  Sosyalleşmesini sağlayarak iletişim kurmasının önünü açın. Size bir şey söylediğinde anlaşılır biçimde konuşarak yanıt verin. Çocuğunuza şarkılar ve tekerlemeler söyleyin ” tavsiyelerinde bulunarak konuşmasını sonlandırdı.