Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Odyoloji








 Ani işitme kaybı


İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Odyoloji Bölümü öğretim elemanlarından Doç. Dr. Selçuk Güneş, ani işitme kaybı hakkında açıklamalarda bulundu.


Doç. Dr. Selçuk Güneş, “Ani işitme kaybı tanım olarak; 3 günden kısa sürede ortaya çıkan, birbirini takip eden 3 frekansta görülen 30 desibel ve üzeri sensörinöral işitme kayıplarını içerir. Burada değinilecek olan işitme kaybı ani, idiyopatik yani nedeni saptanamayan işitme kayıplarıdır. Bu işitme kayıplarında başta viral ve vasküler nedenler olmak üzere birçok etiyolojik neden suçlanmıştır, ancak net bir etiyolojik neden henüz saptanamamıştır. Toplumda görülme sıklığını ifade etmek için düzenli kayıt tutulan ABD verilerine bakılacak olursa yılda 100.000 kişinin 5 ila 27’sinin bu rahatsızlıktan etkilendiğini ve ABD’de her yıl 66.000 yeni vaka olduğunu görebiliriz. Ayırıcı tanıda ototoksik ilaç kullanımı, vestibüler schwannom , malignite, yüksek sese maruz kalmaya bağlı geçici eşik yükselmeleri ekarte edilmesi gereken işitme kaybı nedenleridir.Ayırıcı tanıda yer alan faktörlerden biri olan  vestibüler schwannom ve diğer maligniteleri ekarte etmek için kontrastlı kulak manyetik rezonans görüntüleme yapılmalıdır. Diğer faktörler iyi bir anamnez ile kolayca ayırt edilebilir." diye konuştu.

Tedavide en önemli hususun zaman olduğunu vurgulayan Güneş, "Bu hastalık için zamanla yarış demek yanlış olmaz. Çünkü çalışmalar erken tedaviye başlanan olguların tedaviden daha iyi sonuç aldığını ve işitme kaybı başlangıcından itibaren bir aydan daha uzun süre geçmiş hastalarda tedaviden sonuç alınma ihtimalinin çok düşük olduğunu açıkça ortaya koymuştur.  Başarı şansı düşük de olsa başlangıç tarihinden itibaren 6. haftaya kadar tedavi verilmesi önerilmektedir. İşitme kaybı başlangıcından itibaren ilk iki hafta içinde verilen tedaviye primer tedavi denilir ve başarı şansı daha yüksektir. 2-6 hafta arasındaki tedaviye ise salvaj (kurtarma) tedavisi adı verilir ve ne yazık ki başarı şansı daha düşüktür.” dedi.

Doç. Dr. Selçuk Güneş sözlerine şöyle devam etti: “İşitme kaybı ile gelen hastalarda otoskopik muayenede herhangi bir bulgu yoksa ve hasta işitme kaybının birkaç gün önce başladığını ifade ediyorsa, mutlaka ani işitme kaybı akla gelmelidir.  Otoskopik muayene sonrası ilk yapılması gereken diyapozon testleridir. Bu testler ofis ortamında yapılabilen oldukça basit ama çok önemli testlerdir. Bu testler de işitme kaybını ve hatta sensörinöral işitme kaybını destekler ise odyometrik testler yapılmalıdır.  Literatürde gerek tanıda gerek tedavi ve takipte yapılabilecek ve klinisyeni yönlendirecek bir kan tahlili bulunmamaktadır. Hastaya idiyopatik sensörinöral ani işitme kaybı tanısı konulduktan sonra zaman kaybetmeden tedaviye başlamak gerekir. Tedavinin ana ilacı steroiddir. Bunun dışında steroidle birlikte verilmek kaydı ile gerek primer tedavide gerek kurtarma tedavisinde hiperbarik oksijen tedavisi de kullanılabilir. Burada değinilmesi gereken önemli bir husus da steroid tedavisinin yan etkileri ve kullanım yollarıdır. Steroid bu hasta grubunda sistemik yani ağızdan tablet yolu ile verilebileceği gibi kulak zarından iğne ile orta kulağa da verilebilmektedir (intratimpanik injeksiyon). Yapılan çalışmlar primer tedavide her iki yöntemin de etkinlik açısından birbirinden farklı olmadığını ifade etmektedir. Ancak sistemik steroid tedavisinde olan ama intratimpanik injeksiyon tedavisinde olmayan bir takım yan etkiler mevcuttur. Bunun tam tersi de geçerlidir. Sistemik steroid tedavisinde şeker, tansiyon yükselmesi, femur başı avasküler nekrozu ve mide rahatsızlıkları gibi yan etkiler görülebilmektedir. Bu nedenle bu hastalara ilaç kullanımı süresinde şekersiz ve tuzsuz diyet uygulaması ve mutlaka günlük şeker tansiyon kontrolü yaptırmaları önerilir. Mide rahatsızlığı için de profilaksi uygulanır. İntratimpanik injeksiyonda ise kulak zarında kalıcı delik kalması ve dış kulak yolunda mantar infeksiyonu oluşması ihtimali vardır ancak sistemik yan etkiler beklenmez.  Dolayısı ile tedavi yolu hastalara anlatılmalı artıları ve eksileri tartışılarak tedavinin nasıl verilmesi gerektiğine hasta ile birlikte karar verilmelidir. Literatürde destek tedavisi olarak denenmiş ve faydası olup olmadığı konusunda tartışmalar olan birçok ilaç vardır. Bunlar arasında antiviral ajanlar, trombolitik ajanlar, vazodilatatör ilaçlar, vazoaktif substanslar ve çeşitli vitaminler vardır. Ancak klinik yönerge dediğimiz tedavi konusunda bize yol gösterici olan yayınlarda bu ilaçların rutin kullanımı önerilmemektedir.”

Doç. Dr. Selçuk Güneş sözlerini şöyle sonlandırdı: “Hastalar bu tedaviler sonucunda belirli derecelerde iyileşme sağlayabilir veya tedaviden fayda görmeyebilirler. Bu noktada hastaların rehabilitasyon süreci devreye girmektedir. Bu hastalar takip edilmeli tedaviden sonraki 3-6 aylık süreçte işitme testi ile işitme seviyelerinin son hali görülmeli, kulak çınlaması şikayeti ve/veya işitme kaybı varsa ve sosyal hayatını etkileyecek durumda ise buna yönelik rehabilitasyon yöntemleri önerilmelidir.”