Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Hemşirelik








 Pnömoni ve hemşirelik yaklaşımı


Halk arasında zatürre adıyla bilinen pnömoni; akciğer dokusunun inflamasyonuyla karakterize bir hastalıktır. Mantar, bakteri parazit ve virüs gibi çeşitli mikroplarla oluşabilir.


Bazı fiziksel etkenler de hastalığa yol açabilir. (Örneğin: Radyasyon, zehirli gaz irritasyonu ya da travma, filtresi temizlenmemiş klima v.b. ). En sık görülen, doktora başvurmaya sebep olan, morbidite (ölüm) oranı yüksek olan pnömoni (Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde ölüm sebeplerinin 5. sidir) özellikle çocuklarda, 65 yaş üstü yaşlı bireylerde, sigara kullanan kişilerde, kronik hastalığı olanlarda (diyabet, böbrek, akciğer hastalığı, kalp hastalığı), immün sistemini (bağışıklık sistemi) baskılayan hastalık ve ilaç kullanımı durumunda görülme oranı artmaktadır.

Tüm dünyada pnömoni hastanelerde tedavi giderlerini artıran, iş gücü kaybı ve okul devamsızlıklarına yol açan, ölüm oranını artıran bir akciğer hastalığıdır. Günümüzde etkin antibiyotik tedavileri ile ölüm oranı azalmış olsa da halen yüksek hastalık ve ölüm nedeni olma özelliğini korumaktadır. 65 yaş üstü bireylerin pnömoni aşısı ile profilaksisi (hastalıktan korunma) mümkün olmaktadır.

Hastalanan bireyler belirtileri çoğu kez basit soğuk algınlığı veya gribal enfeksiyon belirtisi zannedip önemsemeyerek tanının geç konulmasına yol açabilmektedirler. Ayrıca akciğer kanseri pnömoni gibi bulgu verebilir. Bu durumların ayrımının yapılabilmesi için zaman kaybetmeden göğüs hastalıkları hekimine başvurulmalıdır.

Pnömoniler, oluştuğu yere veya hastanın bağışıklık sistemine göre 3 ana grupta incelenirler. Bu gruplar toplum kökenli pnömoniler, hastane kökenli pnömoniler ( Sağlık bakımıyla ilişkili pnömoni, Ventilatörle ilişkili pnömoni ) ve bağışıklığı baskılanmış hastalardaki pnömonilerdir.
Pnömoni patofizyolojisi: Hastalık 4 evreden oluşur.
  1. Eksüdasyon evresi: İnflamasyon, ödem, kapiller sistemde şişkinlik başlar. Alveoler boşluklarda seröz sıvı toplanır.
  2. Kırmızı hepatizasyon evresi: Alveol çeperleri hasar aldığından içinde fibrin ve eritrositlerden zengin bir eksuda birikir. Sonra alveollere lökosit dolar ve fibrini eritir.
  3. Gri hepatizasyon evresi: Alvoellerde bol lökosit birikir, akciğer gri renk alır.
  4. Rezolüsyon evresi: Sulanan eksuda makrofajlarca absorbe edilir. Kraşe (balgam) dışarı atılır. Alveol hücreleri kendini onarır.
Pnömoni Etyolojisi: Pnömokoklar, en sık rastlanan nedenidir. Normalde vücutta nazofarenkste bulunan pnömokoklar bireyin vücut direncinin düşmesiyle organizmada çoğalıp hastalığa neden olurlar. Pnömoniye yol açan mikroorganizmalar; orofarengeal sekresyonun akciğere aspire edilmesiyle, solunum yolundan girmesiyle ve kan dolaşımı ile yayılarak akciğere girerler.

Pnömonide Belirti ve Bulgular:
  • Yüksek ateşle (39 – 400C) beraber titreme nöbetleri ve bitkinlik hissi
  • İlk 2 gün kuru öksürük
  • Boğazda hissedilen ağrı
  • Hızlı nefes alıp verme
  • Batıcı tarzda göğüs ağrısı
  • Dispne
  • Siyanoz
  • Pas renkli, yapışkan balgam (kraşe)
Atipik seyirli pnömonilerde ise karın ve baş ağrısı, bulantı-kusma, diyare, dudak ve çevre dokularda uçuk (herpes) görülmektedir. Tedavi almayan, komplikasyon gelişen hastalarda yaklaşık 6-9 gün süreyle görülen yüksek ateş, aniden bol terlemeyle birlikte düşer (krizis). Bazı durumlarda ateş yavaşça düşer (lizis).
Tanı: Özellikle fizik muayene bulgular, kraşe (balgam) kültürü, göğüs radyografisi ve kan testleri yapılarak pnömoni tanısı konur.

Pnömonide Hemşirelik Yaklaşımı:
  • Hastanın evde ya da hastanede tedavi görmesine hastanın klinik, radyolojik ve laboratuvar bulgularına göre karar verilir. Eğer hasta evde tedavi olacaksa hemşire, hasta ve ailesine bundan sonraki süreç ve ilaçlarının kullanımı ile ilgili eğitim vermelidir.
  • Hastanın sigara ve alkol kullanımından uzak kalması sağlanmalıdır.
  • Hasta eğer hastanede tedavi edilecek ise yapılacak olan antibiyotik (en etkilisi penisilindir) ve antitüssif ilaçları saatinde ve aseptiğe dikkat edilerek verilmelidir.
  • Diyetisyen tarafından hazırlanmış bol proteinli ve vitaminden zengin diyete hastanın uyması sağlanmalı ve takip edilmelidir.
  • Bol su alması sağlanmalıdır.
  • Oksijen tedavisi hastanın tedavisine göre takip edilmeli ve uygulanmalıdır.
  • Gaz yapıcı gıdalar abdominal distansiyona neden olacağından verilmemelidir.
  • Aldığı çıkardığı sıvı izlemi yapılmalıdır.
  • Hastaya fawler veya semifawler pozisyonu verilmelidir.
  • Ağız bakımı mutlaka verilmelidir, gerekirse ağız içi aspire edilmelidir.
  • Odası sık sık havalandırılmalı, ideal oda nemi ve ısısı sağlanmalıdır.
  • El hijyenine özen gösterilmelidir (enfeksiyonu önlemek için).
  • Ziyaretçi kısıtlaması yapılmalıdır.
  • Hastaya nefes alma-verme egzersizleri öğretilip (pursed lips, diyafragmatik ve lokalize solunum egzersizi) yapması sağlanmalı ve postural drenaj düzenli aralıklarla uygulanmalıdır.
  • Kan gazı sonuçları kontrol edilmeli ve gerektiğinde doktora haber verilmelidir.
  • Gelişebilecek şok ve pulmoner ödem ölüme yol açabileceğinden hayati fonksiyon takibi (özellikle solunum hızı, ritmi, derinliği) sık yapılmalıdır.
  • Hastanın genel durumu ağırlaşırsa yoğun bakım ünitesinde tedaviye devam edilebilir.
  • Hasta taburcu olurken hemşire hastaya kullandığı ilaçların özelliklerini, kullanım şekillerini, kullanım saatlerini, evde oksijen almaya devam edecekse oksijen miktarı ve aralıklarını, solunum egzersizlerini, yatış pozisyonunu, yeterli ve dengeli beslenme bilgilerini vermeli, kontrollerini zamanında yaptırmasını, gribal (influenza) enfeksiyonlu kişilerden uzak kalmasını önermelidir.