09 Temmuz 2019 Salı
Dünyada hemşirelik mesleğinin tarihsel gelişimi
Hemşireliğin bugünkü durumunu ve sosyal, mesleki, ekonomik ve politik konumu daha iyi anlayabilmek için tarihsel gelişimini bilmek gerekir.
Hasta bakımının geçmişi eski çağlara kadar uzanmaktadır. Neolitik zamandan kalma iskeletler üzerinde amputasyon, diş çekimi ve kafatasının cerrahi olarak açıldığını gösteren kanıtlar bulunmaktadır.
Çok eski dönemlere ait bir takım kayıtlarda hemşireliğin, ayrı bir uğraş olduğunu gösteren küçük kanıtlar olmakla birlikte, bunların sıklıkla bir tıp adamının, rahibin, ebenin veya usta bir kadının uygulamalarının bir parçası olmaktan öteye gidemediği anlaşılmıştır.
Evdeki hasta bakımında ise ailede esas olarak kadın görevlendirilmiş olup bu görevlendirme, büyük bir olasılıkla kadının eş ve anne rolünden kaynaklandığı düşünülmektedir. M.Ö. 3500 yıllarına ait eski bir Hint kitabında sağlık ve tıbbi bilgilere ilişkin kayıtlarda, bakım sürecinde ayrı bir grup üyesi olarak hemşirelerin tanımlandığına rastlanmaktadır. Bu hemşireler nadiren kadın olup çoğunlukla erkeklerden oluştuğu ancak bilgi-akıl-sorumluluk ve yüksek etik standartları açısından günümüz hemşirelerine benzer özellikler gösterdiği bilinmektedir.
Bazı tarihçilere göre de hemşireliğin gelişimi, İsa peygamber dönemine rastlamakta olup bu dönemde İsa’nın liderliğinde zengin ve asil Romalı kadınlar, rahibe olarak hastane içinde ve dışında sağlık hizmeti sunmuşlardır. İlk hemşire örgütü de bu dönemlerde kurulmuş olup ilkeleri; açları doyurmak, susuzlara su vermek, çıplakları giydirmek, evsizlere barınak sağlamak, hastalara bakmak, ölüleri gömmekti.
Ortaçağda hristiyanlığın yayılıp, kiliselerin çoğalmasıyla birlikte kendini Tanrı'ya adayan kadın ve erkekler, yoksul ve hastalarla, kimsesiz çocuklara buralarda bakmaya başlamışlar ve bu hizmeti sunan kilisenin erkek mensuplarına Dakon, kadın mensuplarına Dakones adı verilmiştir.
Ortaçağ'ın sonlarında hasta bakımında gelişmeler olmasının en önemli nedeni doğu ve batı arasında bir kültür alış verişi sağlaması bakımından Haçlı Seferleri'dir. Avrupalılar Haçlı Seferleri sırasında şövalyelerden oluşan bir kuruluş oluşturmuş olup bu şövalyeler hasta bakımında da görev almıştır.
14. yy’da ortaçağın sonlarında hasta bakımı dinsel etkilerin yanısıra din dışı faktörlerden de etkilenerek kiliseden bağımsız hasta bakımı sağlayan örgütler kurulmuştur. Hemşireler, hasta bakımında bitkisel ilaçlar ve tedavi edici teknikler kullanmış ve bu örgüt ziyaretçi hemşireliğin temellerini atarak hastaların ayağına hizmeti götürmüşlerdir. Bu yüzyıldan sonra hemşirelik için gerileme dönemi başlamıştır.
16. yy’da hemşirelik gerilemiş ve karanlık çağ başlamıştır. Katolik kilisesine karşı Protestanlığın doğuşu ile hasta bakımı ve hastaneciliğin olumsuz etkilenmesi ile köylülerin kilise ve yöneticilere güveni kalmayıp, manastırlardaki bilim ortamı yerini dinsel inançların politik ve ekonomik güç uğruna sömürüldüğü bir düzen haline gelmiş, kilise ve din adamlarına güven sarsılmış, bundan hemşirelik de etkilenmiştir. Bu dönemde hemşireler büyücü olarak görülerek, işkence altında kalmış ve birçok kadın öldürülmüştür.
Din devriminin ortaya çıkmasıyla hastaneler kapatılarak hasta bakımı yasaklanmış; fakat bir süre sonra hasta bakımının gereksinimi ve toplumsal zorlamaların etkisi ile ücret karşılığı çalışan erkek ve kadın hemşireler yeniden görev almaya başlamışlardır.
18. yy’da sanitasyon ve bireysel hijyen koşullarının iyi olmamasından dolayı salgın hastalıklar artmış ve ortaya çıkan hastalıklar nedeni ile hastalar bakımsız kalmıştır ve buna bağlı olarak iş gücü kaybı ortaya çıkmıştır. Bu nedenlerden dolayı hastaneler tekrardan açılmış ve hemşirelere olan ihtiyaç artmıştır.
19. yy da sanayileşmenin artması, insanların kendi hak ve özgürlüklerine duyduğu ihtiyacı ifade etmesi, kentleşmenin hızlanması ve savaşların devam etmesi hemşirelik mesleğine olan ihtiyacı arttırmıştır. 19.yy’ın ortalarında profesyonel hemşireliğin kurucusu olan Florence Nightingale ortaya çıkarak meslek adına gerçekleştirdikleri ile toplumun mesleğe olan bakış açısını değiştirmiştir. Florence Nightingale ilk olarak hemşireliğin tanımını yapmış ve hemşirelik bakımının niteliğini geliştirerek modern hemşirelik ve eğitiminin kurucusu olmuştur. Nightingale, Kırım Savaşında verdiği sağlık ve bakım hizmetlerinden dolayı iyi bir lider olarak mesleğin statüsünü saygın bir düzeye yükseltmiş ve 1860’da ilk hemşirelik okulunu açmıştır.
20. yy’ın başlarında ise hastane ve hemşirelik okulları daha az gelişmiş iken ortalarında hastaneler büyüyerek yeni iş ve meslek grupları ortaya çıkmıştır. 20. yy hemşireler için sosyal hareketlilik dönemi açısından önemli olup özellikle bu yüzyılın ortalarında mesleksel bilinçlenme hareketleri ile hemşirelik profesyonel bir meslek grubu haline gelmiştir.