Peki bizdeki gibi kompleks bir biçimde mi düşünüyor çocuklar? İhtimallerin ve felaket senaryolarının ardı arkası kesilmiyor mu onlarda? Yoksa bazı şeyler farklı mı çocuklarda?
Öğretim Görevlisi Sümeyye Öcal, "Eğitimin tozunu az çok yutmuş çoğu insan Piaget’i ve onun gelişim teorisini az çok bilir. Bu teoriye göre çocuklar bilişsel gelişim olarak şu şekilde kategorize edilir: 0-2 yaşlarındaki çocuklar duyu-motor, 2-6 yaşlarındaki çocuklar işlem öncesi, 7-11 yaşlarındaki çocuklar somut işlem ve 11 yaş üstü çocuklar soyut işlem dönemindedir. Buna göre 0-2 yaş dönemi bu günlerde evden hiç çıkmıyorsa epeyce sıkılacaktır. Fakat gözlemlediğim kadarıyla televizyon, tablet veya akıllı telefonlar maalesef ki bu süreçte ebeveynlerin en büyük yardımcısı. Evlerde kalmak zorunda olmadığımız zamanlarda bile bu durum böyleydi. Toplu taşımada çocuk ağlamasın diye ona telefondan video izleten bir anneye, yemek yedirirken çabucak ve kolayca yemek bitsin diye çocuğa çizgi film açan babaya pek çok kez rastlamıştım. Uzun lafın kısası bu yaş grubu için değişen tek şey muhtemelen videolara maruziyet süresinin artması olacaktır. (Çocuğun çevresi süreçten aşırı olumsuz etkilendiyse dolaylı yoldan çocuğu olumsuz etkileme ihtimalini göz ardı ediyorum...)" dedi.
Peki, okul öncesi dönemdeki çocuklar için durum nasıl?
Öğr. Gör. Sümeyye Öcal, "Yakın çevremde olan bu yaşlardaki çocuklara sorduğumda, aslında hastalıktan korktuklarına yönelik bir cevap gelmiyor. Kimileri sınıf arkadaşlarını ve öğretmenlerini özlediği için ağlamış, kimileriyse evde babalarıyla daha fazla vakit geçirebildikleri için durumdan oldukça memnun. Aslında gelişim özellikleri göz önünde bulundurulunca, oldukça makul cevaplar. Fakat isterseniz bir de sizler sorun çocuklara. Tabii soruş biçimine dikkat etmek lazım. “Biliyorsun etrafta bir virüs var ve bulaştığı insana çok zarar veriyor.” gibisinden bir giriş akıllarında hiç öyle bir şey olmayan çocukların aklına durduk yere felaket senaryoları getirecektir. Bunun yerine “Bir süredir okula gitmiyorsun, evde hep birlikteyiz. Bu sence neden-nasıl oldu? Bu durumun devam etmesini ister miydin? Neden?” Suya sabuna pek dokunmadan, çocukların düşüncelerini öğrenmek için gayet makul bir konuşma başlangıcı. Bir hocam “Çocuklar size tehlikeli konular (örn:ölüm) hakkında soru sormuyorsa, siz açıklamada bulunmayın. Soruyorlarsa da lafı uzatmadan en basit haliyle, çok normal bir şekilde ve rahatlıkta cevap verin.” demişti. Bizim hal ve hareketlerimiz bu yaşlardaki çocukları oldukça etkiliyor. Mesela bir çocuk düştüğünde annesine bakıyor, annesi aşırı telaşlandıysa çocuk genelde bir yerinin acıyıp acımadığına bakmıyor hemen ağlıyor. Oysa annesi normal davrandığında ya kalkıp devam ediyor, ya da gerçekten canı yandıysa ağlıyor. Kalkıp devam eden çocuk dönüp ardına baktığında ona, arkasında olduğumuzu hissettirmek yola güvenle devam etmesini sağlar. Ağlayan çocuğu kucağa almak, onunla ilgilenmek ise ihtiyacı olduğunda her an yanında olacağımızı gösterir ki bu hem çocuk-yetişkin bağlanmasını olumlu etkileyecektir, hem de çocuğa kendisini değerli hissettirecektir. Konuyu toparlamak adına, soru varsa basit ve telaşa mahal vermeyecek cevaplar ile süreç kotarılabilmeli, Korona çocuk için normalleştirilmeli." şeklinde konuştu.
Öğr. Gör. Sümeyye Öcal, "7-11 yaşındaki çocuklar artık bir şeylerin epeyce farkında, kendileri zaten araştırmacı yazar kimliğine bürünmüş vaziyetteler. Bu yaş grubu için sakinliği koruyarak ön bilgilendirme yapmakta yarar var. Özellikle sosyal medyada çıkan konuyla ilgili uçlarda haberler ve videolardan uzak tutabilirsek olayı en az hasar ile atlatabiliriz. Burada çocuklar ile genel iletişimimizin iyi olup olmamasının önemi büyük. Yemek sofralarında birlikte olmak, konuşacak günlük konular bulmak, birlikte film izlemek, kutu oyunları oynamak, farklı aktiviteler yapmak ihtiyacımız olan sosyal hayatı evde kurabilmek hem bize hem de çocuklarımıza epey iyi gelecektir. Ebeveynler sadece ders veya ödev takibi yapan kişiler olma rolünden sıyrılabilmeli, eğlenceli birer oyun arkadaşı olabilmeliler" ifadelerini kullandı.
Öğr. Gör. Sümeyye Öcal, "Son yaş grubu 11 yaş ve üzeri. Burada karşımıza ergenler çıkıyor. Bu yaş grubu bir yetişkinin bilişsel gelişim seviyesine eş düzeydedir. Onları yetişkinlerden ayıran tek şey kısıtlı hayat deneyimleridir. Dolayısıyla virüsü normalleştirmek, insanlık tarihinde bu tarz vakalara pek çok kez rastlandığını ve atlatıldığını göstermek faydalı olacaktır. Bu süreç bitene kadar yapmaları gerekenleri sıralayıp bunları yaptıktan sonra virüsten korkmaması gerektiğinden bahsedilebilir. Unutmayalım ki yetişkinler her yaştaki çocukların rol modelidir. Bizler süreci ne kadar kolay atlatırsak çocuklarda o kadar kolay atlatacaktır" şeklinde konuştu.