26 Mayıs 2020 Salı
İGÜ SBYO bayramlaştı
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Bilimleri Yüksekokulu (SBYO), Ramazan Bayramı dolayısı ile çevrimiçi (online) akademik kurul özel gündem düzenledi ve öğretim elemanları ile bayramlaştı.
Ramazan Bayramı, coronavirus (2019-nCoV) salgınından kaynaklanan zorunlu olan sınırlamalar sonucu bir arada ve topluluklarla kutlanamaması nedeni ile İGÜ Sağlık Bilimleri Yüksekokulu (SBYO) çalışanları, tüm çalışma arkadaşları, üniversitenin diğer birimlerinden gelen katılımı ile 25 Mayıs 2020 Pazartesi günü saat 14.00'de yaklaşık 100 kişinin bilgisayarları başında katılımı ile uzaktan erişim ortamında kutladık.
Etkinlik başlangıcı olan saat 14.00'e kadar, onbeş dakikalık süreçte eski ramazanlara, ramazan sofralarına, camilere yönelik hazırlanan 37 slayttan oluşan slayt gösterisi yapıldı.
SBYO Müdürü Dr. Abdullah Yüksel Barut’un, katılanların Ramazan Bayramı'nı kutlamasından ve akademik bilgileri aktarmasından sonra “Eski Ramazanlar – Eski Bayramlar” başlıklı özel gündeme geçildi.
Gelenek, görenek ve yöresel adetlerin gençlere aktarılmasının sürdürebilirlik açısından paylaşımının öneminin vurgulanmasından sonra sırası ile Prof. Dr. Bilsen Sirmen, İzmit-Derince’de yaşadığı anıları olaylardan örnekler vererek paylaştı. Prof. Dr. Arif Önder, Tokat’ta, Erzurum’da iftar, sahur, bayram anıları ile yörelerin yemek alışkanlıklarını, farklılıkları örnekleri ile anlattı. SBYO Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. A. Mücella Soydan; eski ramazanlar, iftarlar, sahurlar, bayramlar, bayram yemekleri ve bayramlaşmalardan anılarını örneklemler ile anlattıktan sonra Lepra Hastanesi’nde görev yaptığı sürede Prof. Dr. Türkan Saylan döneminde ramazanda yapılan uygulamaları, yardım için eğilmedikçe dik durulamayacağını dinleyenler ile paylaştı.
Dr. Abdullah Yüksel Barut, iftar, sahur ve ramazan gecelerinde, bayramda evlerde yaşanan coşku ve yapılanlardan, yaşanmışlıklardan örnekler verdi. Ramazanda yapılan ibadetlere vurgu yaptıktan sonra, anneanne, babaanne, annesinin yol gösterici sohbetlerinden edindiklerini dinleyenler ile paylaştı: “Dünyanın hangi yöresinde olursa olsun tüm canlıları Allah’ın yarattığı, yaradılışlarında insanların kalbine sevgi, adalet, merhamet, barış tohumlarını ektiğini ve bireye canını emanet ettiğini öğretirlerdi.
Barut, "Dünyanın herhangi bir yerinde çıplak olarak doğan her insanın bu özellikleri taşıdığı, insanları inançlarından dolayı sorgulayıp, yargılamanın günah olduğu, çıplak olarak dünyaya gelen insanın bulunduğu yerlerde, ahlâkı süt içer gibi annesinden, su içer gibi babasından, nefes alır gibi çevresinden öğrendiği, bir insanın dini ne olursa olsun, ahlâkının önemli olduğu anlatılırdı. Allaha giden yolun başka bir insanın yüreğinden geçtiği, bunun için kul hakkının çok önemli olduğu, kul hakkı yiyenin Allaha giden yoldan uzaklaştığı öğretilirdi. İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkalarının acısını duyabiliyorsa insandır, bu nedenle çevremizde bulunan her canlının Allaha giden yolda bizlerin şahidi olduğu, Hz. Ömer’in adaletinden söz edilirken yakmış olduğu iki mumun farklı olmasının nedeni ile birlikte, haramın günah olduğu, hayrının olamayacağı, helal olanın bereketinin bol olduğu anlatılırdı. Yaradılanı, yaradandan ötürü sevmek gerektiği, gördüğü insan olan kardeşini sevmeyenin görmediği Allah’ı sevemeyeceği, insanlar arasında ayrım yapılmasının çok yanlış ve günah olduğu sıklıkla anlatılırdı, eğer böyle bir davranış gösterirsek her zaman özellikle yeniden anlatılırdı" dedi.
Hz. Mevlana'nın 'Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar' sözünü alıntılayan Barut, şunları söyledi: "Büyüklerimiz de bize Allah’tan korkmak yerine Allah’ı sevmemiz gerektiği, Allah’ı sevmenin yolunun, başka bir insanın yüreğinde yer almaktan geçtiğini anlatırlardı"
Dr. Abdullah Yüksel Barut’un, "Ben yüreğinizde yer almak istiyorum ve yüreğimdeki sevgi ile hepinizin bayramını kutluyorum" sözleri ile özel gündem tamamlandı, etkinlik sona erdi.