25 Temmuz 2019 Perşembe
Filial terapi
Filial terapi, temel olarak Bernard Guerney tarafından 1960’ların başında geliştirilmeye başlanmış, kanıta dayalı psikoeğitimsel bir töropatik modeldir. Bu modelin gelişimi ile araştırma verileri, çocuk ve ebeveynler, terapist ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi (ÇMOT) bir şemsiye terim altında birleştirilmiştir. Aile, bu öğretilen çocuk merkezli oyun terapi seanslarında çocuklarıyla sağlıklı bir iletişimi ev ortamında kurabilmek adına oyun terapisti tarafından eğitilir ve süpervizörlüğünden geçer. Böylelikle bu oyun seansları ailelerin kendi ev ortamlarında, oyun terapistine doğrudan ihtiyaç duymadan bu seansları gerçekleştirmelerini sağlar. (Cattanach, 2003)
Fillial Terapi’nin temel amaçları, çocuğun ebeveyninin kendisine yönelik duyguları, tutumları veya davranışlarıyla ilgili algılarını ve yanlış algılarını kırmak; oyunu ana iletişim aracı olarak kullanarak, çocuğun daha önce kendinden ve ebeveynlerinden dahi sakladığı düşüncelerini, ihtiyaçlarını ve hissettiklerini rahatça ortaya çıkarabileceği bir alan oluşturmak ve bu sayede içselleştirilmiş çatışmaları ve bastırılmış duygu ve düşüncelerin ortaya çıkartılarak çözülmesine katkıda bulunmak; ve bunları yaparken ebeveynlerin çocukları ile olan iletişiminin de gelişmesi sayesinde çocuğun kendine saygı, kendine değer ve güven duygusunun da gelişmesini sağlamaktır. (Guarney,1964) Bu amaçlar, çocuğun çatışma ve zorluklarını çözerek onların ebeveynlerine güvenli bir bağlantı kurmasına yardımcı olur.
Töropatik beceriler terapist tarafından ebeveynlere öğretilir ve böylelikle onlar da çocuklarıyla daha iyi bir iletişim kurar; daha güçlü aile bağları, problem çözme ve sorunlarla başa çıkma becerileri geliştirir. Dört temel oyun seansı yeteneği ailelere öğretilmeye çalışmaktadır, Bunlar, çerçeve çizilmesine ve sınırlar kurulmasına yardımcı olan yapılanma; ebeveynlerin çocuğun hissettiklerini tanımlamasına ve kabul etmesine yardımcı olan empatik dinleme; ebeveynlerin çocuğun dünyasında çocuk tarafından atanmış, belirlenen bir rolee girmelerini de sağlayacak çocuk merkezli hayali oyun; ve çocuğun temel sınırları geçmeden ve kendisine ve çevresine zarar vermeyeceği kadar güvenli bir ortamda kendisini özgürce ifade etmesi açısından ifade etmesine izin veren sınır koymak yetenekleridir. Eğitim bittiğinde terapist, seansta çocuğun rolünü üstlenir ve böylece ebeveynlerinin bu taklitsel oyun oturumunda kazandığı becerileri göstermesi için ebeveynlere yardımcı olur. Bu sayede terapist geri bildirimde bulunarak, ebeveynlere çocuklardan ne beklemeleri gerektiğini gösterir. (Ann Cattanach, 2003) Anne-babayla haftalık görüşmeler eğitimler bitikten sonra gerçekleştirilmeye devam edilir ve terapist eğitim bittiğinde ortaya çıkan sonuçları tartışır.
Eğitimsel seanslar bittikten sonra birebir seanslar ev ortamında çocuk ve ebeveynleriyle ortak yapılır. Bu seanslar haftada 30 dakikayla başlayıp eğer arzu edilirse haftada 45 dakikaya ve haftada ikiden de fazlasına da gerek duyulduğunda çıkartılabilir. (Guarney,1964) Bu terapi tarzı, çocuklarıyla ilgili güçlük çeken aileler için kısa süreli bir müdahale modeli olduğundan, 10 ila 20 seans arasında sürebilir. Modeli öğreten terapist, çocuğu ve ebeveynlerin açığa çıkan veya ifade edilen dertlerini anlamak için empatik dinleme becerisine sahip olmalıdır. Uygulama taklitsel oyun oturumlarında aile bireyleri tarafından gerçekleştirilir ve olumlu geri bildirimlerle terapist, ebeveynlerin becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olur. Filial terapi içerisinde terapist hem terapistliğinin yanında eğitimci rolü de üstlenir. (Schaefer,2011) Terapi seansları, bir terapi odasında terapist tarafından yürütülen eğitim sona erdikten sonra ev ortamına taşınmalıdır.
Filial terapi güvenli bir bağlanmayla çocuğun aile bağlarını geliştirmesine yardımcı olur. Bununla beraber bu terapi, güvenli bir şekilde bağlanmış çocuklara yardımcı olduğu kadar bağlanma örüntüsünde bozulmalar görülen veya güvensiz bağlanma içerisinde olan, sorun ya da semptomlara sahip çocuklara da yardımcı olabilir. İstismar edilen, ihmal edilen, kronik hastalıkları olan, evlat edinilen ve diğer başka birçok alandan problemleri olan çocuklar da bu tür bir terapiden yararlanabilir. Terapinin bir sonucu olarak zamanla davranışsal problemlerde azalma yaşanabilir, eğitim başarısı yükselebilir, aile bağları kuvvetlenebilir, stres, kaygı ve depresyon bir düşüş gösterebilir, çocuğun ve ailenin kendine güveni kurulmuş olan ilişki sayesinde zamanla artış gösterebilir.
Filial terapi çocuklarda özgüvenin gelişimine katkı sağlarken anne-babaların da ebeveynlik yeteneklerini geliştirir. Hem ebeveynlerin hem de çocukların güvenleri geliştikçe, ikisi taraf arasındaki ilişki de gelişir. Bu kanıta dayalı ve yenilikçi terapi modeli aile üyeleri, ebeveynler ve çocuklar arasındaki iletişimi güçlendirmek için geleneksel terapi modelleri yerine tercih edilebilecek terapi modellerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.