31 Temmuz 2019 Çarşamba
Farklı yaklaşımlardaki ekolojik temelli çocuk oyun alanları
Erken çocukluk dönemi çocukların gelecek yaşantıları için temellerin atıldığı, onları gelecek yaşantılarına hazırlayan temel bilgi ve becerilerin kazanıldığı, gelişimlerinin en hızlı olduğu ve tüm gelişim alanlarının en etkin şekilde desteklenmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemde oyun; sağlıklı, sosyal, fiziksel ve zihinsel olarak çocuğun gelişimi için başlıca bileşen ve çocuğun yaparken öğrendiği, sosyal ve fiziksel çevreyle uzlaştığı bir işlemdir.
Çocuğun dünyaya uyum sağlamasında önemli bir araçtır (Yörükoğlu, 2010). Yapılan çalışmalar çocukların gelişimi üzerine dış öğrenme çevresinin etkisinin artan bir önem kazandığını göstermektedir (Barbour, 1999) Uluslararası kuruluşlarda oyunun çocuğun gelişme sürecindeki en önemli öğelerden biri olduğu kanısında birleşmektedir. Bu durum 20 Kasım 1989 tarihinde yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Çocuk Hakları Bildirgesi olarak karara bağlanmış ve onaylanmıştır. Bu anlaşma hükümetleri çocuklar için oyun alanı yapmaya mecbur kılmaktadır (Valentine and McKendrick, 1997). Oyun oynamak çocuklar için, sosyal, fiziksel ve kavramsal gelişim konusunda en iyi eğitim programıdır. Malzemeleri kullanarak, diğer çocuklarla iletişime geçerek çevrelerini kontrol etmeyi, rekabet ve eğlence duygusunu öğrenmektedirler. Oyun oynamak zamanda çocukların dünya ile ilgili temel bilgileri edinmelerinin bir yoludur. Bu bilgiler daha sonra öğrenecekleri dil, sanat, sosyal bilimler, matematik ve fen ile ilgili tüm bilimlerin yolunu açmaktadır (Korkmaz, 2009) Oyun alanlarında farklı oyunlara imkan verecek, çocukların zihinsel, bedensel faaliyetlerini geliştirmeye olanak yaratacak oyun bölümleri tasarlanmalı ve uygun oyun elemanlarıyla desteklenmelidir.
Eğitim ortamları içerisinde yer alan çevre ve çevre etkinliklerini benimseyen farklı eğitim modelleri Montessori, Waldolf ve High Scope gibi modellerin içerisinde çevre düzenlemeleri yapılmaktadır.
Montessori, iki buçuk-altı yaş çocuklarını kapsayan özgüven, insiyatif, ne istediğini bilme ve uygulama, bağımsızlık, konsantrasyon, düzenlilik, yardımlaşma ve başkalarına karşı saygıyı yerleştirme ve geliştirme üzerine odaklanan bir eğitim yaklaşımıdır.
Montessori’ye göre çocuklar doğanın düzenini, uyumunu ve güzelliğini anlamalı ve bunlardan mutluluk duymalıdır (Montessori, 1975). Montessori programında çocuğun günlük temel etkinlikleri içinde doğal materyalleri kullanmak olduğu gibi gerçek bitki ve hayvanların yetiştirilmesi ve onların günlük bakımı da bulunmaktadır. Bu nedenle hayvan veya bitkilerin yetiştirilebileceği akvaryum, park veya bahçede boş bir alana yer verilebilir. Montessori’ye göre çocukları doğa ile iç içe tutmak onların ruhsal gelişimlerine destek olur. (Poyraz ve Dere, 2003). Yapılan çalışmalar ile çocukta yaradılıştan gelen merak duygusu ve keşfetme, projeler ve deneylerle desteklenir ve geliştirilir. Bitki ve hayvan grupları düzenli bir şekilde çalışılarak çocukta onlara karşı sevgi ve takdir etme duygusu yaratılır (Köksal Akyol ve Oğuz, 2006 ).
High Scope eğitim modeli merkezinde, kendi kendilerine planlayıp yürüttükleri etkinliklerden ders alan öğrenciler bulunmaktadır (Koçak, 1998). Fiziksel ortam çocukların davranışları üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Çocuklar seçimlerini ve planlarını sürdürürken araştırırlar, soru sorarlar ve sorulara yanıt bulurlar, problem çözerler ve sınıf arkadaşları ve yetişkinlerle etkileşimde bulunurlar. Bu tür bir çevrede çocuklar doğal olarak gelişimsel becerileri ve yetenekleri geliştiren aktivitelerle meşgul olarak temel deneyimleri kazanırlar (Ezmeci ve Akman 2016). Çocukların ilgilerini desteklemek için özel ilgi alanlarına oyun alanları kurulur. Bu alanlar, su ve kum oyunlarını, inşa etmeyi, hayali oyunları, rol oynamayı, sınıflamayı, tırmanmayı, sallanmayı ve dans etmeyi içerirler. Bu alanlar, çocukların oyuna yönelik amaç ve düşüncelerini gerçekleştirmek için seçebildikleri ve kullanabildikleri bol miktarda materyallere sahiptir. Bu materyaller çocukların her gün yaratıcı ve amaçlı şekilde temel deneyimlerle meşgul olmaları için pek çok fırsatlar sağlarlar (Congregation Ner Tamid of South Bay, 1999-2001; High/Scope Educational Research Foundation, 2003).
Waldorf Yaklaşımında eğitim ortamı Steiner’ın geliştirdiği teori çerçevesinde düzenlenmektedir. Waldorf Programları çocuk üç yaşındayken uygulanmaya başlamaktadır (Çelik, 2013). Eğitim ortamında perdeler doğal elyaftan, mobilyalar ahşaptan yapılmış olmalıdır (Kurtulmuş, 2013). Woldorf Yaklaşımında eğitsel materyallerin doğal olması önemlidir. Çam, meşe gibi ağaç kozalakları, deniz kabukları, çakıllar, çamur gibi materyaller bulunmaktadır. Waldorf Yaklaşımında çocukların doğanın içinde kendisini keşfetmesine olanak sağlayacak bahçe bakımı, sebze-meyve yetiştiriciliği gibi etkinlikler sunulmaktadır (Toran, 2015). Waldorf Yaklaşımında doğa ile iç içe olmak önemlidir. Bu yüzden geniş araziler ve okul bahçelerine sahiptirler. Bu arazilerde öğrencilerin doğa ile iç içe olma, doğayı tanıma ve tarım, toprak, ağaç işlerine aşina olmaları için ortamlar ve programlar hazırlanır (Kaya ve Gündüz, 2015). Waldorf Yaklaşımında kişi doğanın bir varlığı olarak görüldüğünden kişinin bütünlüğünü sağlaması ancak doğa ile bütünleşmesi sayesinde olabileceği düşünülmektedir (Kotaman, 2009).