Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Çocuk Gelişimi (İngilizce)








 Çocuk Gelişimi Alanında Yapılan Güncel Çalışmalar Hakkında Bilgilendirme Toplantısı


Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Çocuk Gelişimi (İngilizce) Bölümü ikinci sınıf öğrencilerine saat 12.50’de 207 numaralı sınıfta Çocuk Gelişimi Alanında Yapılan Güncel Çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir.


    ÇOCUK GELİŞİMİ ALANINDA YAPILAN GÜNCEL ÇALIŞMALAR

   Yüksek oranda ebeveynlerin dijital teknoloji kullanımı ile yetersiz ebeveyn-çocuk etkileşimlerinin ilişkilendirildiği bu çalışmada, ancak çalışılan çocuklar arasında çocuk davranışları ile yüksek oranda ebeveynlerin dijital teknoloji kullanımları arasında bir ilişki tespit edilmemiştir. Bu çalışma, ebeveynlerin fazla oranda teknoloji kullanımının ebeveyn ve çocuk arasındaki etkileşimlerde teknoloji kaynaklı kesintiler “teknoference” olarak tanımlanmış ve teknoference’ın çocuklardaki davranış problemleriyle ilişkili olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışmada 170 ABD ailesinden yaş ortalaması yaklaşık 3 olan çocuklar seçilmiştir. ve aktör-partner karşılıklı bağımlılık modellemelemesi yapılmış ve buna göre her iki ebeveynin teknoloji ile etkileşimlerinin çocuk davranışları üzerindeki etkisinin, anne-teknoloji kullanımı ile baba-teknoloji kullanımının anne-çocuk etkileşimi ile baba-çocuk etkileşimlerimlerinin ayrı ayrı etkisinden daha yüksek davranış bozukluklarına yol açtığı raporlanmıştır. Maternal teknolojinin çocukların dışsallaştırıcı ve içselleştirici davranışlarında problemlerin gözlendiği ve sonuç olarak ebeveynlerdeki teknoloji etkileşimlerinin çocuklardaki problemli davranışlarla ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
   Bir diğer çalışmada, annelerin bebekleri ile konuşurken ses tonlarını değiştirdikleri ve babalar için farklı durumların söz konusu olduğu araştırılmıştır. Vanuatu ve Kuzey amerikada küçük ölçekli iki toplumda 30 adet baba ve bebekleri arasındaki etkileşimler incelenmiştir. Çalışmada Bebek odaklı ve yetişkinlere yönelik konuşmalarda babaların temel frekans (F0) ve konuşma hızı ölçülmüştür. Her iki gruptada Vanuatulu babaların konuşurken frekans hızlarının arttığı tespit edilmiştir. Aksine Kuzey Amerikalı babaların bebekleri ile konuşurken konuşma hızlarının yavaşladığı tespit edilmiştir. Davranışsal özellikler ve benzer iletişimsel problemlerin çözümü çözerken çözüm uzak kültürlere göre değişebilir.
   Fulya Eroğlu ve Hanifi Parlar tarafından 2018 yılı Mayıs ayında Ülkemizde yapılan çalışmada evli kadın ve erkeklerde psikolojik iyi oluşun ebeveyn tutumuna etkisi incelenmiştir. Çalışmanın örneklem grubunu 2-6 yaş aralığında çocuğu olan evli 288 kadın ve 47 erkek oluşturmaktadır. Çalışmada psikolojik iyi oluşun ebeveyn tutumuna etkisi ve ebeveyn tutumunun psikolojik iyi oluşun demografik  değişkenlere göre  ilişkisi araştırılmıştır. Araştırmada psikolojik iyi oluşun ebeveyn tutumuna istatistiksel olarak anlamlı derecede etki ettiği sonucuna varılmıştır. Araştırmanın evrenini 2-6 yaş  grubunda çocuğu  olan  evli  kadın  ve erkekler oluşturmaktadır. Araştırma için, İstanbul’un çeşitli  sosyo- ekonomik ilçelerinde  yaşayan  288’i  kadın,  47’si  erkek  olmak  üzere  335  kişi seçilmiştir. Araştırmada  ebeveynlerin  cinsiyeti, eğitim  durumu,  aylık  hane geliri,  yaşı,  çocuk  sayısı  ve  çalışma  durumu  gibi demografik  özellikler bilgi formu ile öğrenilmiştir. Katılımcılara Psikolojik iyi  Oluş  ve Ebeveyn Tutumu Ölçekleri uygulanmıştır. 
   Araştırmaya göre ebeveynin iyi oluşu çocuklarla olan ilişkisini de etkilemektedir.  Psikolojik iyi oluş  arttıkça demokratik  ve  izin  verici  tutum  artarken,  otoriter  tutum  azalmaktadır. Ebeveynlerin psikolojik iyi oluşlarının artması olumlu ilişkiler boyutunu da etkilemektedir. Bu durum ebeveyn rolüne de yansıyarak çocukla olan iletişimini etkilediği düşünülmektedir. Eğitim durumu ve ebeveyn  tutumu arasındaki ilişki incelendiğinde,  ebeveynlerin  eğitim seviyesi  arttıkça  daha  otoriter  ve  daha  koruyucu oldukları istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Çalışma durumu ile ebeveyn  tutumu arasındaki ilişki  incelendiğinde,  çalışan ebeveynlerin çalışmayan  ebeveynlere  daha otoriter ve daha  koruyucu  oldukları  istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Psikolojik iyi oluş ile cinsiyet arasındaki ilişki incelendiğinde kadınların erkeklerden daha yüksek düzeyde psikolojik iyi oluşa sahip olduğu istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Araştırmada; gelir düzeyi arttıkça psikolojik iyi oluşun da arttığı sonucu bulunmuştur. Gelir düzeyi kişilerin yaşam kalitesini arttırdığı için kişilerin psikolojik iyi oluşunu etkilemektedir. Bu sonuca göre çalışan ebeveyn çalışmayan ebeveyne göre daha iyi bir psikolojik iyi  oluşa  sahip olduğu söylenebilir. Araştırma sonucuna göre evli kadın ve erkeklerin psikolojik iyi oluş düzeyleri arttıkça demokratik ebeveyn tutumu sergileme eğilimlerinin daha fazla olacağı bulunmuştur.  Kendisini psikolojik olarak daha iyi hisseden anne-babalar,  çocuklarına  kural koyabilme ve aynı  zamanda  sevgi gösterme dengesini daha iyi yakalayan bireyler  olabilmektedirler.  Çocukların  fikirlerine önem veren ve çocuklara seçenek sunarak  demokratik  yaklaşan  anne-babaların  çocukları  yetişkin olduklarında  daha  özerk,  kendine  güvenen,  yaşam  doyumu  yüksek bireyler olabilmektedirler. Anne-babanın psikolojik olarak iyi  oluşu  çocuğu  sosyal,  duygusal,  bilişsel  ve psikolojik  olarak daha  sağlıklı  bir birey yapar.  Çocuğun psikolojik olarak iyi oluşu ise anne-babanın psikolojisini iyi yönde etkiler. Tam tersi; otoriter veya baskıcı ebeveyn tutumuna maruz kalan çocuklar hırçın, içine kapanık, inatçı, kendisine güveni olmayan çocuklar olabilmektedirler. Bu durum ebeveynin motivasyonunu düşürür  motivasyonu düşük olan anne-baba çocuğu daha da kötü etkiler, bu durum döngü halini alır.  Bu tutumla büyüyen çocukların kendi çocuklarına benzer yaklaşımı  sergileme durumunun yüksek olduğu belirtilmiştir. Anne-babalara çocuklara karşı nasıl bir tutum göstermeleri gerektiğini anlatan eğitimlerin  yanı sıra anne-babaların psikolojik iyi oluşlarını ve psikolojik dayanıklılığını da arttıracak, onların çift ilişkilerinin  kaliteli  olması  konusunda destekleyecek  ve  sosyal faaliyetlere katılabilecekleri alanlar tanınması noktasında  yol  gösterecek eğitim, gazeteler,  televizyon  programları ve  yayınların  yaygınlaşması önerilmektedir.