Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Beslenme ve Diyetetik








 Kısıtlı saatler arasında beslenmek ve kilo verme


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Bilimleri Yüksekokulu (SBYO) Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Görevlisi Azize Nur Yıldırım ‘‘Kısıtlı Saatler Arasında Beslenmek ve Kilo Verme’’ konusunda açıklamalarda bulundu.


Günümüzde kilo vermek için öne sürülen yaklaşımlardan biri kısıtlı saatler arasında beslenmektir. Bu yaklaşıma göre çoğunlukla metabolizmanın daha aktif olduğu gündüz saatlerinde beslenmek önerilir. Örneğin, “Akşam yediden sonra yemek yemeyin.” tarzı önerilerle sıkça karşılaşırız.

Tek tip beslenme ve toplum geneli için kesin bir saat belirlemek çok doğru bir yaklaşım olmayabilir. Bu tür bir kısıtlama bir sporcu veya bir gebe, emziren kadın beslenmesi için kısıtlayıcı olabilir. Ancak, yatmadan iki üç saat önce yeme işleminin sonlandırılması beslenmede verilen genel önerilerden biridir. İlaveten, diyabet, kalp damar hastalığı gibi sağlık problemleri olan bireyler bu tür genelleştirilmiş tavsiyelerden ziyade kendilerini özel planlanmış beslenme tedavilerine ve öğün saatlerine uymalıdır. Örneğin, diyabet hastası bir bireyin insülin ve ilaç dozu beslenme planıyla uyumlu bir şekilde planlanır ve diyete uyulmadığı takdirde hiperglisemi, hipoglisemi gibi yan etkiler görülebilir. Bu noktada kronik hastalığı olan bireylerin doktoruna ve diyetisyenine danışmadan her gördüğü beslenme tavsiyesini uygulaması önerilmez.

Yapılan bir çalışmada  kısıtlı saatler aralığında beslenmenin kilo vermede iştahı azaltarak mı yoksa enerji harcamasını artırarak mı etkili olduğu araştırılmıştır. Araştırmacılar 11 tane kilolu bireyi iki gruba ayırmışlardır: Gruplardan biri sabah sekiz ve akşam sekiz arası toplam 12 saatlik bir periyotta üç kez beslenirken; diğer grup sabah sekiz ve öğlen iki arası toplam 6 saatlik bir periyotta üç öğün beslenecek şekilde planlanmıştır. Dört gün süren bu çalışmada iki gruba eşit öğünler verilmiştir, böylece iki grubun eşit miktarda kalori alması hedeflenmiştir. Dört günün sonunda bu çalışmadan elde edilen bulgular şu şekildedir:

  • Açlık hormonu olarak bilinen “Ghrelin” düzeyi zaman kısıtlamalı beslenen grupta anlamlı olarak daha düşük bulunmuştur. Bu iştah azalmasının özellikle sabah erken saatlerde olduğu dikkat çekicidir.
  • Tokluk hormonu olarak bilinen “PYY” düzeyi zaman kısıtlamalı beslenen grupta anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Tokluk hissinde artış ise çoğunlukla akşam saatlerinde gözlenmiştir.
  • İştah üzerindeki olumlu değişikliklere rağmen enerji harcaması bakımından iki grup arasında belirgin bir fark yoktur. Başka bir deyişle, zaman kısıtlamalı beslenmek daha fazla kalori harcamayı tetiklememiştir.
  • Çalışmanın az kişide yapılmış olmasını ve çalışma süresinin kısa olmasını dikkate aldığımızda zaman kısıtlı beslenme hakkında kesin yargılar oluşturmak için henüz erkendir.

Aralıklı açlık veya zaman kısıtlı beslenmek üzerine yapılan çalışmalar giderek artmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalar geçmişte sadece hayvan çalışmalarıyla sınırlı iken bugün insanlar üzerinde yapılmış çalışmalardan elde edilen verilerle aralıklı açlık diyetlerinin veya zaman kısıtlamalı diyetlerin etkinlikleri hakkında daha fazla bilgi sahibi oluyoruz. Çünkü hayvan çalışmaları mekanizmalarla ilgili önemli bilgiler sağlasa da insan metabolizmasından farklı oldukları unutulmamalıdır.

Bireyler yeni bir beslenme yaklaşımı gördüğünde kendileri için uygun olup olmadığını değerlendirmeden uygulamaya kalkışmamalıdır. Örneğin, bireyler ara öğün tüketerek ve gün içinde uzun zaman diliminde beslenerek de kilo verebilirler. Bazıları ise yukardaki gibi zaman kısıtlamalı bir diyette daha disiplinli ilerleyebilir. 

Diyet yapmak isteyen herkesin bu tür zaman kısıtlı veya aralıklı oruç diyetler uygulaması bir zorunluluk değildir. Çünkü mevcut literatüre göre bu tür yaklaşımların bildiğimiz beslenme önerilerine kıyasla bir üstünlüğü gösterilmemiştir. Burada diyet yapmak kişinin beslenme öyküsünü almak, öğünler arası saatlerini ve yaşam tarzını göz önünde bulundurarak planlama yapmak en doğrusu olacaktır. Eğer bireylerin gebelik, emzirme, spor gibi özel beslenme programı gerektiren bir özel durumu veya kronik hastalığı yoksa alternatif olarak denenebilirler. Hiçbir zaman kilo kaybı sağlayan temel faktörün kalori açığı oluşturmak olduğu unutulmamalıdır. Kısıtlı saatler aralığında beslenirken ihtiyaçtan fazla kalori alındığında da kilo almak mümkündür.