Sağlık Bilimleri Yüksekokulu - sbyo@gelisim.edu.tr

Beslenme ve Diyetetik








 Beslenmede yeni yaklaşımlar


Uzun süren çalışmalar sonucunda insanın yalnız bedensel değil ruhsal yönden de doyurulması gerektiği anlaşılmıştır.


Beslenmeyi bütünsel olarak ele alıp bizi beslenmeye iten sebepleri anlayıp çözüme ulaştırdığımızda doğru beslenme daha iyi anlaşılmış olacak ve süreklilik kazanacaktır.İntegtarif tıp vücudun kendini yenilenmesini sağlayan mekanizmaları destekleyen, bu mekanizmaları tedavi amaçlı kullanan bir alandır. Prensiplerine baktığımızda sağlığı ve hastalığı etkileyen tüm faktörleri beden, zihin, ruhun yanı sıra toplumda dikkate alır.

İntegratif beslenme; bütünleyici beslenme ve özel diyetlerle birlikte hastalıkları önleme amaçlı diyet takviyelerini de içermektedir. Bunlar probiyotikler, prebiyotikler ve fonksiyonel gıdaları(polifenol, kateşin, klorjenik asit, kükürt, antioksidanlar, EPA, DHA) içermektedir. Bu besinlerin vücudun ihtiyacı olan besin ögelerinin karşılanmasının yanı sıra hastalıklardan korunmada, bağışık sistemini güçlendirmede, kanserle savaşmada pek çok görevleri vardır. Bu noktada amaç sağlığı kazanmak değil kaybetmemektir. Öncelikle sağlıklı mikrobiyota oluşumunda dolayısı ile pek çok hastalığın önlenmesinde etkendirler. Bu gıdaların etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmıştır.

Tarçın, sarımsak, zencefil, üzüm çekirdeği özü, yeşil çay, balık yağı, yağlı tohum gibi takviyelerde bütünsel beslenme için de diyet takviyeleri olarak ele alınmakta ve B vitamini, D vitamini, C vitamini, Kalsiyum, Çinko ve Demir eksikliği üzerinde önemle durulmaktadır.

İntegratif beslenmede bebeklik döneminden itibaren sağlıklı ağırlık kazanımı önem taşımaktadır. Obezite erken dönemde, genellikle bebeklik döneminde programlanır. Çocukluk ve ergenlik boyunca doğru ilerlemek gerekir. Aşırı kilolu olma durumu zihinsel ve fiziksel komorbiditeler için risklidir. Emzirme fazla kilolu olma durumuna karşı koruyucu etkiye sahiptir.

Bu beslenme türünde posa, esansiyel yağ asitleri ve kaynakları olan omega-3, keten tohumu, kenevir, kanola tohumu kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde destekleyici olmuştur. Canlı faydalı bakterilerden (probiyotiklerden) zengin beslenme bağırsak mikrobiyotasını düzenleyerek kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, sinir sistemi hastalıklarından otizm, alzheimer ve parkinsonu önlemede etken olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.

Probiyotik oluşumunu artıran prebiyotikler, oligosakkarit ve polisakkarit karbonhidratlardır. Obezitenin önlenmesinde probiyotik-prebiyotik kombinasyonlarının  kullanılması önerilmektedir. Fekal transplantasyonla obezitenin önlenmeye çalışılacağı bir tedavi yöntemi üzerinde de çalışılmaktadır.